Ar Bölüm:20
Bölüm 20 - Zafer Gibi Bozgun
Zend yere vurmak için eğildiği yerden, göz kapağını aldıktan sonra zorlanarak kalktı. Yalpalayarak kapıya doğru yürürken, biraz önce ikinci yumruğunu vurmadığı kıza baktı. Yumruğu bilerek vurmamıştı. Sonuçta kız ona iki kere vurmuştu, ama Zend, vurduğu tek yumrukta hırsını aldığını hissetti. Bu yüzden ikinci yumruğunu durdurdu. Şimdi gözü için endişeleniyordu. Savaş hırsıyla göz kapağını koparmıştı ama, onu nasıl geri iyileştireceklerdi?
Maddle, yüzünü şu anda hissetmiyordu. Öyle bir yumruk yemişti ki, hâla kendine gelememişti. "Ah, ben hayatımda böyle yumruk yemedim be." kendi kendine söylendi.
Zend kapıdan çıktı, zar zor ustasına doğru yürürken, Hinia, sahnede kalmış öğrencisini almak için yanına gitti.
"Özür dilerim usta, fena dayak yedim." Maddle utanç duyuyordu.
"Kendini suçlama kızım, Zend'in böyle bir şey yapacağını ben bile tahmin edememiştim." Hinia öğrencisini teselli etmek istedi.
Zend, ona gülümseyen ustasına doğru yürüdü.
"Göz kapağını koparırken ne düşünüyordun seni salak?!" Hollis, önce öğrencisini küçük bir maçta böyle bir şey yapmaması için tembihlemesi gerektiğini düşünüyordu.
"O an aklıma çok mantıklı geldi usta, özür dilerim." Zend'in gözü, üstünü kapatan bir göz kapağı olmadığından dolayı yanmaya başlamıştı.
"Ancak," dedi Hollis ve bir anlığına duraksadı, sonra devam etti "hakkını vermeliyim ki dahiceydi, ve mantıklıydı da. Kızdığım tek şey, böyle küçük bir deneyim paylaşımı için böyle bir şey feda etmendir." Hollis bunları söyledikten sonra elini Zend'in başının üstüne attı ve çocuğun henüz fazlasıyla küçük olan başını okşadı. "Beni çok gururlandırdın Zend. Hadi, göz kapağını dikelim, gördüğümüz ilk ışık büyücüsünden de iyileştirmesini isteriz. Kolunu da sarmalıyız. İki güne iyileşir, kırıklar büyük önem taşımıyor."
Zend ustasını gururlandırdığı için çok mutlu oldu. Heyecanla "Tamam usta!" dedi. Ancak ağrısı hala duruyordu.
"Zend, neden pes ettin?" Ustasıyla beraber, Hollis ve Zend'in yanına gelen Maddle, Zend'e seslendi.
Zend başını Maddle'ye çevirdi, "Neden mi pes ettim? Haha, çok açık değil mi? Sol elim, yaptığım saldırıdan dolayı kırıldı. Zaten zor yürüyorum, pes etmekten başka seçeneğim yoktu." Zend, dudağındaki delikten dolayı konuşması zor olsa da, uzun bir cevap verdi.
"Anlıyorum, peki neden ikinci yumruğu vurmadın? Eğer o yumruğu vursaydın, eminim bayılırdım ve galip gelirdin." Maddle'nin hala soruları vardı.
Zend kızın ne kadar çok soru sorduğundan yakınarak konuşmaya devam etti. "Bilmem, durmak istedim. Belki de ilk yumrukta istediğimi almışımdır." Zend kızın yanına doğru yürüdü. "Belki de böyle güzel bir yüze zarar vermek istememişimdir." Zend bu sözleri ustası başka bir kadınla konuşurken duymuştu. Gözü iyice yanmaya başlayınca hocasına doğru tekrar döndü.
"Çocuğu kendine benzetme Hollis." Hinia Hollis'e seslendi.
"Yemin ederim ben öğretmedim, ben söylerken duymuş olmalı." Hollis suçlamayı hemen üzerinden attı. Hinia, Hollis'e bir bakış attı ve üstelemedi.
Maddle'nin kalp atışları hızlanmaya başladı. Zend'e şu an dışarıdan bakan herkes yaralarından dolayı ondan iğrenebilirdi. Ama Maddle'nin gözünden, Zend şu an gayet yakışıklı ve karizmatikti.
"Usta, gözüm daha da çok yanmaya başladı." Zend söylenmeye başladı.
"Al bakalım çocuğum." Hinia, Zend'e bir hap uzattı. "Hızlı iyileşmeni sağlar. Maddle bunun sayesinde anında düzeldi, o büyük hasara rağmen."
Zend teşekkür ederek hapı aldı ve ağzına attı. Hapı yutarken içinden bir ses duydu. "Üçüncü seviye bir hap, hmph, bana sorsaydın sana birinci seviye bir hap verebilirdim."
Zend, yaşlı sesiyle uzun zamandır konuşmuyordu. Eğitim yaparken onun rehberliğine ihtiyaç duymuyordu. Onunla en son konuştuğunda, "Elementimi hissetmeden önce sana yardım edeyim demiştin, orada bana nasıl bir yardımda bulundun?" demişti ve, "Sadece içinde olan
bir şeyi biraz ortaya çıkardım. Enerji hapı gibi." cevabıyla karşılaşmıştı.
"Tamam, gel buraya." Hollis özel bir iksirle göz kapağını yıkadı, sonra göz bölgesini başka bir iksirle uyuşturduktan sonra göz kapağını yerine dikti.
"Eskisi gibi olmadı sanki." Hinia iyi niyetli ve sakince konuştu.
"Özür dilerim. Benim suçum." Maddle utançtan kızarmıştı. "Küçük bir maçı çok fazla büyüttüm ve tüm gücümü kullandım."
Hollis onu teselli etmeye karar verdi. "Zend de tüm gücüyle vurdu zaten, üzülmeni gerektiren bir durum yok Maddle."
Maddle başını öne eğdi, ama bir şey söylemedi.
"Bu arada, zaten eskisi gibi olmasını beklemiyorduk. Şu anlık, gözünü kapatması yeterli. Bir ışık büyücüsü bulduğumuzda gerisini hallederiz. Ancak, gerçekten kötü görünüyor." Hollis konuştu, ve cebinden siyah bir göz bandı çıkardı. "Al, bunu tak. En azından yarayı kapatmış olur. Dudağın da biraz bekledikten sonra iyileşir. Bir şeyin kalmadı. İyisin."
"Usta, cebinde göz bandı mı taşıyorsun?" Zend ustasının sıradan bir şekilde cebinden göz bandını çıkarıp ona vermesini şaşırtıcı bulmuştu.
"Bu normal bir cep değil, hehehe, bu ustanın havalı yeteneklerinden sadece biri." Hollis kendini övmeye başladı, ama Hinia, Hollis daha konuşmasını daha bitirmeden sözünü kesti. "Sadece büyülü bir nesne Zend. İçine birçok şey koyabilirsin ve ağırlığı haricinde bir zararı olmaz."
"Teşekkürler Bayan Hinia." Zend cevap verdi.
"Bayan mı? Resmiyete gerek yok, sende benim öğrencim sayılırsın, Maddle sanırım sana vuruldu. Bana Hinia demen yeterli."
"Peki." Zend mutlulukla başını salladı, göz bandını taktı.
"Oha lan! Bana, sana Hinia diye seslenmem için iki yıl aynı ekipte geçtirdikten sonra izin vermiştin, onun ne farkı var? Düpedüz haksızlık bu! Haksızlık!" Hollis bağırıp çağırmaya başladı, isyan etti.
"Kapa çeneni Hollis. O senin gibi bir aptal değil." Hinia Hollis'i yine tersledi.
Tam Hollis cevap verecekken, kalın bir erkek sesi duyuldu.
"Merhaba Zend."
Zend yere vurmak için eğildiği yerden, göz kapağını aldıktan sonra zorlanarak kalktı. Yalpalayarak kapıya doğru yürürken, biraz önce ikinci yumruğunu vurmadığı kıza baktı. Yumruğu bilerek vurmamıştı. Sonuçta kız ona iki kere vurmuştu, ama Zend, vurduğu tek yumrukta hırsını aldığını hissetti. Bu yüzden ikinci yumruğunu durdurdu. Şimdi gözü için endişeleniyordu. Savaş hırsıyla göz kapağını koparmıştı ama, onu nasıl geri iyileştireceklerdi?
Maddle, yüzünü şu anda hissetmiyordu. Öyle bir yumruk yemişti ki, hâla kendine gelememişti. "Ah, ben hayatımda böyle yumruk yemedim be." kendi kendine söylendi.
Zend kapıdan çıktı, zar zor ustasına doğru yürürken, Hinia, sahnede kalmış öğrencisini almak için yanına gitti.
"Özür dilerim usta, fena dayak yedim." Maddle utanç duyuyordu.
"Kendini suçlama kızım, Zend'in böyle bir şey yapacağını ben bile tahmin edememiştim." Hinia öğrencisini teselli etmek istedi.
Zend, ona gülümseyen ustasına doğru yürüdü.
"Göz kapağını koparırken ne düşünüyordun seni salak?!" Hollis, önce öğrencisini küçük bir maçta böyle bir şey yapmaması için tembihlemesi gerektiğini düşünüyordu.
"O an aklıma çok mantıklı geldi usta, özür dilerim." Zend'in gözü, üstünü kapatan bir göz kapağı olmadığından dolayı yanmaya başlamıştı.
"Ancak," dedi Hollis ve bir anlığına duraksadı, sonra devam etti "hakkını vermeliyim ki dahiceydi, ve mantıklıydı da. Kızdığım tek şey, böyle küçük bir deneyim paylaşımı için böyle bir şey feda etmendir." Hollis bunları söyledikten sonra elini Zend'in başının üstüne attı ve çocuğun henüz fazlasıyla küçük olan başını okşadı. "Beni çok gururlandırdın Zend. Hadi, göz kapağını dikelim, gördüğümüz ilk ışık büyücüsünden de iyileştirmesini isteriz. Kolunu da sarmalıyız. İki güne iyileşir, kırıklar büyük önem taşımıyor."
Zend ustasını gururlandırdığı için çok mutlu oldu. Heyecanla "Tamam usta!" dedi. Ancak ağrısı hala duruyordu.
"Zend, neden pes ettin?" Ustasıyla beraber, Hollis ve Zend'in yanına gelen Maddle, Zend'e seslendi.
Zend başını Maddle'ye çevirdi, "Neden mi pes ettim? Haha, çok açık değil mi? Sol elim, yaptığım saldırıdan dolayı kırıldı. Zaten zor yürüyorum, pes etmekten başka seçeneğim yoktu." Zend, dudağındaki delikten dolayı konuşması zor olsa da, uzun bir cevap verdi.
"Anlıyorum, peki neden ikinci yumruğu vurmadın? Eğer o yumruğu vursaydın, eminim bayılırdım ve galip gelirdin." Maddle'nin hala soruları vardı.
Zend kızın ne kadar çok soru sorduğundan yakınarak konuşmaya devam etti. "Bilmem, durmak istedim. Belki de ilk yumrukta istediğimi almışımdır." Zend kızın yanına doğru yürüdü. "Belki de böyle güzel bir yüze zarar vermek istememişimdir." Zend bu sözleri ustası başka bir kadınla konuşurken duymuştu. Gözü iyice yanmaya başlayınca hocasına doğru tekrar döndü.
"Çocuğu kendine benzetme Hollis." Hinia Hollis'e seslendi.
"Yemin ederim ben öğretmedim, ben söylerken duymuş olmalı." Hollis suçlamayı hemen üzerinden attı. Hinia, Hollis'e bir bakış attı ve üstelemedi.
Maddle'nin kalp atışları hızlanmaya başladı. Zend'e şu an dışarıdan bakan herkes yaralarından dolayı ondan iğrenebilirdi. Ama Maddle'nin gözünden, Zend şu an gayet yakışıklı ve karizmatikti.
"Usta, gözüm daha da çok yanmaya başladı." Zend söylenmeye başladı.
"Al bakalım çocuğum." Hinia, Zend'e bir hap uzattı. "Hızlı iyileşmeni sağlar. Maddle bunun sayesinde anında düzeldi, o büyük hasara rağmen."
Zend teşekkür ederek hapı aldı ve ağzına attı. Hapı yutarken içinden bir ses duydu. "Üçüncü seviye bir hap, hmph, bana sorsaydın sana birinci seviye bir hap verebilirdim."
Zend, yaşlı sesiyle uzun zamandır konuşmuyordu. Eğitim yaparken onun rehberliğine ihtiyaç duymuyordu. Onunla en son konuştuğunda, "Elementimi hissetmeden önce sana yardım edeyim demiştin, orada bana nasıl bir yardımda bulundun?" demişti ve, "Sadece içinde olan
bir şeyi biraz ortaya çıkardım. Enerji hapı gibi." cevabıyla karşılaşmıştı.
"Tamam, gel buraya." Hollis özel bir iksirle göz kapağını yıkadı, sonra göz bölgesini başka bir iksirle uyuşturduktan sonra göz kapağını yerine dikti.
"Eskisi gibi olmadı sanki." Hinia iyi niyetli ve sakince konuştu.
"Özür dilerim. Benim suçum." Maddle utançtan kızarmıştı. "Küçük bir maçı çok fazla büyüttüm ve tüm gücümü kullandım."
Hollis onu teselli etmeye karar verdi. "Zend de tüm gücüyle vurdu zaten, üzülmeni gerektiren bir durum yok Maddle."
Maddle başını öne eğdi, ama bir şey söylemedi.
"Bu arada, zaten eskisi gibi olmasını beklemiyorduk. Şu anlık, gözünü kapatması yeterli. Bir ışık büyücüsü bulduğumuzda gerisini hallederiz. Ancak, gerçekten kötü görünüyor." Hollis konuştu, ve cebinden siyah bir göz bandı çıkardı. "Al, bunu tak. En azından yarayı kapatmış olur. Dudağın da biraz bekledikten sonra iyileşir. Bir şeyin kalmadı. İyisin."
"Usta, cebinde göz bandı mı taşıyorsun?" Zend ustasının sıradan bir şekilde cebinden göz bandını çıkarıp ona vermesini şaşırtıcı bulmuştu.
"Bu normal bir cep değil, hehehe, bu ustanın havalı yeteneklerinden sadece biri." Hollis kendini övmeye başladı, ama Hinia, Hollis daha konuşmasını daha bitirmeden sözünü kesti. "Sadece büyülü bir nesne Zend. İçine birçok şey koyabilirsin ve ağırlığı haricinde bir zararı olmaz."
"Teşekkürler Bayan Hinia." Zend cevap verdi.
"Bayan mı? Resmiyete gerek yok, sende benim öğrencim sayılırsın, Maddle sanırım sana vuruldu. Bana Hinia demen yeterli."
"Peki." Zend mutlulukla başını salladı, göz bandını taktı.
"Oha lan! Bana, sana Hinia diye seslenmem için iki yıl aynı ekipte geçtirdikten sonra izin vermiştin, onun ne farkı var? Düpedüz haksızlık bu! Haksızlık!" Hollis bağırıp çağırmaya başladı, isyan etti.
"Kapa çeneni Hollis. O senin gibi bir aptal değil." Hinia Hollis'i yine tersledi.
Tam Hollis cevap verecekken, kalın bir erkek sesi duyuldu.
"Merhaba Zend."
0 yorum :
Yorum Gönder