DD-Bölüm 38-Çocuk!! (2)
//Yn: Editörüm olan Fatih yani ''Duklesplatz''ın sınavları olduğu için bu bölümü benim editlemem icap etti. Neyse benimde vizelerim olduğundan son birkaç bölümü sizin ile paylaşmaktan mutluluk duyarım.... Birde bölüm ortasında yazdığım ayrıca bir yazı olacak onu bulun!!
//Yn: Kişisel editörlük yapacak Dunk'un işi olduğunda bölümleri ona devredebileceğim bir editör arıyorum. Ben bu işin ağzını burnunu kırarım arkadaş derseniz bana mesaj atın :D
Okuldan araba ile uzaklaşan çocuğun gitmesinin ardından işlerini bitirip yola koyulmuştu. Benzin ile yakılmış binalardan yükselen ateşin ışığı akşama güneş ışığı gibi yansıyordu...
Neden bunu yaptığını bilmiyordu lakin istemsizce o çocuğu takip ediyordu.
Doğarken kazanmış olduğu özel yeteneği ''İzci'' sayesinde arabayı süren çocuğun lastik izlerini kolayca fark edebiliyordu...
Açıkçası biraz karışıktı bu çizgiler...
İlk başta AOÇ diplerine kadar gelmişti...
Sonrasında ise bir anda dönmüş ve ODTÜ içine kadar gelmişti...
Sonrasında tekrar dönülmüştü...
Bu şekilde yaklaşık 2 saat boyunca izleri takip etti.
Ulaştığı yer nihayet ODTÜ olmuştu...
''Acaba çocuk izlenildiğini biliyor mu? '' diye düşündü...
Hiç zannetmiyordu. Yüz yıllar önce bu tekniğini mükemmelleştirmişti.
Yaşayan hiçbir canlı kendisinin varlığını fark edemezdi...
Tamam bazen istisnaları olabiliyordu. Ki onlara da Medyum deniliyordu...
Kafasında çocuğu kendi ırkından birisi gibi hayal etmişti...
Kesinlikle kırmızı renk çok yakışacaktı!!
Bunları düşünürken bile suratında bir yanma hissi meydana gelmişti. Başlarda her ne kadar şaşırmış olsa da, artık bu hisse alışmıştı ve bu hissi çok seviyordu...
Hele ki kimi zaman düşündüğü şeylerden ötürü kulakları kızardığında...
Kulaklarının kızarması her ne kadar rahatsız etse de özellikle onu çok seviyordu...
ODTÜ merkez kampüsüne girdi...
Bir çok kez buradan mezun olmuştu...
Her seferinde yeni bir kimlik ile...
Yıllardır buradaydı ama halen oldukça çok seviyordu...
En çok ise o insan ile olan anıları...
Mazideydi evet...
O an ondan oldukça hoşlanmıştı. Hatta evlenmişti bile...
Kısa sürmüştü ama olsun...
Yaklaşık 15 yıl kadar sonra kocası 40'lı yaşlara gelirken kendisi halen ilk tanıştıkları günkü gibiydi...
Bir gün kocası ona ''Neden hiç yaşlanmıyorsun sen!!'' diye bağırmıştı...
İnsan bu durumdan ötürü korkmuştu...
Zaten korkması muhtemel bir şey değil miydi?
O gece evi terk etmişti...
Sahi o kaç yaşına girmişti ki?
Sanırım artık 75 yaşında olması lazımdı...
Ömrünü çalmıştı belki ama...
En azından mutluydu...
İnsan kocası için yapmış olduğu yemekler mutlu etmişti onu...
Kısa bir süre için tabi ki...
Sonrasında ise yine dönüp dolaşıp buraya gelmişti...
Sonrasında ise Lucifer yapacağını yapıp dünyayı tamamen değiştirmişti...
''Sanırım bunu bizim iyiliğimiz için yaptı? ''
''Heh imkanı yok ancak kendisini düşünür o p*ç''
Kendi kendine konuşmak onun için çoğu zaman eğlenceliydi...
Ama...
Acaba o çocukla konuşmak?
Bunu düşününce bir başka hayal alemine daldı...
Kafasını salladı...
Bunu düşünmek bile yeni yeni atmaya başlayan kalbini gümbürdetmiş, süs olan midesinde kelebeklerin uçuştuğunu hissettirmişti...
Ama bunlardan daha önemlisi...
Sıcaklığı artmış idi...
Unutmaya çalışarak izleri takip etti...
Bir süre kampüs içinde dolaştı...
Sonrasında ise uykusu gelmeye başlamıştı...
Güneş tekrar doğuyordu...
Güneşten etkilenmemesine karşın halen onu sevemiyordu...
Güneşin neyi bu kadar özeldi ki?
//Yn: İyi okumalar...
Kendisine uygun bir yer aramaya koyuldu...
Bulduğu yer ise bir sınıftı...
Ses çıkaran bir tane bile yaşamayan pisliklerden yoktu...
Nefret edilesi yaratıklar!!
Kafasına pek takmadı. Nede olsa onun gözünde hamam böceği ile aynı seviyedeydi...
Tek bir kişi dışında tabi ki...
Bunları düşünürken yatağını hazırladı ve kafasını yastık olarak kullandığı kumaş topağına yasladı...
Direk uyudu...
Ertesi akşam güneşin batışı ile kalkmıştı..
Açlıktan dili damağı kuruyordu...
Kampüs etrafında bir tur döndü.
Bir iki hayatta kalmış insancığı kendisine yemek yapmıştı...
Açlığı bir nebzede olsa geçebilmişti...
Açlık dediğinde çocuk aklına gelmişti...
Ne doymak bilmez açlığa sahipti...
Tüm bir insanı yediği halde halen başka şeylerde yiyebiliyordu...
Neden bilmiyordu ama bir anda ona yemek hazırladığını aklına getirmişti...
Ufak bir kıkırtı koyuverdi.
(Yazar abi beni unuttun demi... Beni yaz gari!!! )
Sonsuz bir sofra hazırladı herhalde...
Etrafta dolanmayı sürdürdü kampüsü bir kez daha turluyordu ki bir ses ile irkildi...
Daha çok bir kükreme sesi gibiydi...
Yoksa bu...
Sesin geldiği yöne doğru hareket etti...
Karşılaştığı görüntü ile adeta büyülendi...
İşte yine karşısında o çocuk vardı yerde uzanıyordu...
Bir anda kendini doğrulttu. Yanı başında bulunan bir insanın göğsüne doğru elini götürdü...
Elini tekrar çıkardığında ise insanın kalbini elinde tutuyordu...
Ne büyüleyici bir manzara ama...
Bu sırada üstünde birisinin olduğunu fark etti.
Üstünde olan kızı o anda bile kıskanmadan edemedi...
Öyle utanmıştı ki bunları düşünürken tüm vücudu kızarmıştı adeta...
Çocuk ona doğru bir yumruk atmıştı...
Alnına denk gelmişti yumruk...
İnsan kızın kafatasından bir ses duyulmuştu...
Ne güç ama...
Hayranlık ile üstünden uçan kadına bakakaldı...
Tek bir yumruk ile insanı bu denli uçurabiliyordu...
Hem de zombiler den sonra en güçsüz ırkta iken...
Yere oturdu ve savaşı izlemeye başladı...
Kafasında bulunan palayı çıkarmıştı...
Çıkartırken biraz da beyni sökülmüştü ama umursamamıştı...
''Ne büyük bir azim örneği ''
'' Ne büyük bir acıya dayanıklılık...''
Palayı çıkartıp yere attıktan sonra bir anda öğürmeye başladı...
Kusmasını beklerken elinde bir anda kendisine ait kılıç ortaya çıkmıştı...
'' Şimdiden depolama yeteneği var... Daha benim bile yokken... ''
Hayranlığı adeta evrim geçirmişti...
Kendinden düşük bir ırka ait çocuğa adeta tapınıyordu...
Bunu bile düşünürken istemsiz kızardı...
Demek tapınmak bu kadar eğlenceliydi...
Bunları düşünürken çocuk bir kez daha o büyüleyici şok patlamalarından birisini yollamıştı...
Karşısında ki rakibe değdiği anda ise rakip ortadan ikiye bölünmüştü...
Gövdesinden ikiye bölünen kişiye baktığında iştahı kabardı...
Bağırsakları ve midesinin dışarıdan görülebilmesi çok güzeldi...
Ortalık ise kan gölüne dönmüştü...
Ölüm meleği adeta işine tekrar başlamıştı...
Gözlerini tekrar kadına dikti...
O şok patlamaları sırasında bayılmıştı...
Daha suratına bakarak anlamıştı...
Bu kızın sadece köleden ibaret olduğunu...
İçinde bir miktar burkulma olsa da önemsemedi...
Gözlerini savaş alanına çevirdiğinde ise
Çocuk ve bir kişi yok olmuştu...
0 yorum :
Yorum Gönder