E.S Bölüm 3 Geldi!!!

3 Haziran 2016 Cuma

E.S Bölüm 3 Geldi!!!


İLGİNÇ TESADÜF

Her , Hancı ! Biraları yenile diye bağırdı, gizemli yabancı. Kapşonu kulaklarına kadar uzanıyordu. Yeşil gözleri ve pelerininden taşan sarı saçları doğrusu çok dikkat çekiciydi. Kimdi acaba bu yabancı ? Nereden gelmişti, nereye gidiyordu, bilinmez. . .
Hey ! Sen, hemen kalk oradan, benim yerimde oturuyorsun diye bir ses gürledi hanın ortasından. Yabancı ise, aldırış etmeden geyik etinden bıçağıyla bir parça daha kopardı ve lokmasını yuttarken, bira kupasına elini uzattı. Yavaş bir şekilde içkisini yudumladı. Serseri daha elindeki sandalyeyi firlatmadan arkasında yabancı belirdi, bıçağı serserinin boğazındaydı. Birden bnire hanı bir sessizlik kapladı. Ne kadar da hızlıydı bu yabancı kişi.  
Ben dedi, kendini tanıtarak ;
- Unicorn Klanının baş muhafızı Roanfin'im. Buraya atalarımdan çalınan kutsal bir hançeri aramaya geldim, diğer hançerlerden farklı olarak kabzası at başlı bir şekilde işlenmiştir, sizlerin bana bulaşmamanızı, yoksa acı bir ölümün elimden sizlere ulaşacağını anlamışşınızdır.  Ani bir hamleyle, serserinin boynunu kırdı ve götürün şimdi bu leşi dedi. Masasına oturdu, etini yemeye devam etti. Hain gözler onu süzmekteydiler.
Hancı, içkimi tazele diye bağırdı. Hancı , hemen beyim dedi, hazırladığı özel bir içkiyi önüne koydu. Hancı kendi odasına doğru giderken, içerideki haydutlara gözüyle özel bir işaret gönderdi. Ronfin içkisini bitirdiği an içerideki dört haydut aniden üzerine çullanmak için hamlede bulundular. Kıvrak bir hareketle hepsinden sıyrıldı, kıran ırana bir kavga başladı. Dört kişi, bir anda yirmi kişi oldu, anlamadığı bir şekilde gücü azalmıştı, başı dönüyordu, dengesinin git gide bozulmaya başladığını farketti. Hancının içkisine, uyku iksiri katmış olduğunu geç fark ettiği için talihine küfür etti. Hançerini kaçmakta olan hancıya doğru fırlattı, hancı, hançer kafatasına saplanmış bir şekilde hanın ortasındaki ahşap direkde bu ani hamleyle , cansız bir şekilde asılı kalıverdi.
O esnada, Eldar, hana doğru yürümekteydi. Yoluna çıkan bir kaç hırsızı hakladıkdan sonra, buraları pek tekin yerler değil, "Hırsızlar Diyarına" gelmiş olabilirim diye düşündü, bir hırsızın pelerinini giyinirken. Silahı yoktu, öldürdüğü hırsızların üzerilerini yoklamaya başladı, iki hançer aldı. Biraz altın, bir adet de kırbaç. Handan gelen gürültülere kulak kabarttı. Birisinin yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyordu, adımlarını hızlandırarak hana doğru yöneldi. Hanın kapısı kitliydi, büyük bir ateş topu hanın kapısını kül etmeye yeterliydi ama, Eldar yeteneklerini belli etmemek ve tanınmamak için, dışarıdaki duran büyük masayı kullanmaya karar verdi. Masayı kavrayarak hanın penceresinden içeriye doğru fırlattı ve ardından kendisi de içeriye girdi.   Roanfin artık bayılmak üzereydi, camdan giren garip yabancıyla göz göze geldiler. Bu garip yabancının ellerinde az önce kırlan masanın bacakları vardı, önüne geleni bu bacaklarla savuşturarak yere seriyordu. Roanfin tam arkasında uçan sandalyeyi fark etti, eğer o sandalye olmasaydı sırtından bir biçakla öldürücü bir darbe alacaktı. Daha fazla dayanamayarak gözleri karardı ve kendinden geçti.
Issız bir mağarada kendisine geldiğinde, handaki göz göze gelmiş olduğu yabancının yaralarına pansuman yaptığını farketti. Kimsin sen ! Diye sordu bitkin bir şekilde, Eldar susmasını işaret etti eliyle ve arkasından da devam etti, yeşil gözlü elf dostum. Beni çok korkuttun, üç gündür burada baygın bir şekilde yatıyorsun, korkma sana bir zarar vermem. Şimdi uyumaya devam et dediğini işitti, tekrar uykuya dalarken.
Uykusunda sayıklıyordu, hançer, atbaşlı, Unicorn Klanı, bulmam gerek. . .
Eldar, pansuman yaparken Orc Mage'nin çadırındaki eşyalarının arasında at başlı bir hançer olduğunu anımsadı. Acaba, o mu, o hançeri mi arıyor? Uyuanınca sormak lazım diye düşündü, Eldar kendisi de yorgundu. Mağaranın girişini büyük bir kaya ve çalılarla gizleri, kendisi de bir kenarda uyumaya başladı.
Eldar uyandığında burnuna güzel kokular geliyordu. Belli ki elf dostu tavşan pişiriyordu. Günaydın kadim yabancı, dedi Roanfin. Hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim, peki senin o handa ne için vardı , diye sordu yeşil gözlü elf. Eldar sırıtarak, sadece ilginç bir tesadüf, sana anlatsam da inanmayabilirsin diyerek konuşmasını bitirdi.

* Y. N. Karşılıklı diyalogları pek sevmesem de ikili veya daha fazla konuşmaların olduğu bölümler var.

Uykunda sayıklarken at başlı bir hançerden bahsediyordun. Bir ihtimalle Drow Diyarı'nda olabilir, yalnız Drow'lar çok tehlikelidirler, göz kırpmadan kurbanlarını öldürür ve derilerini yüzerler. Roanfin, ölümüm pahasına da olacak olsa o hançeri almalıyım dedi. Peki sen neden, Drow'larla bu kadar ilgilisin ? Benim , özel bir parçaya ihtiyacım var ve o da Drow'ların liderlerinin elinde. Senin işin daha zor, Eldar kim bilir belki de onlar için zor olacak, kendilerini korumak dedi.  Roanfin, gizemli arkadaşım, yıkanmalısın, çok kötü, hatta bir orc kadar kötü kokuyorsun ! Evet, dedi Eldar sırıtarak, farkındayım.
Elf uyurken, Eşdar boş durmamış etrafı kolaçan etmişti. Hatta parşömeni bile incelemeye fırsat bulmuş, kaldıkları mağaradan üç gün kadar uzaklıkta ateş kuyuları adı verilen mevkiyi tesbit etmişti. Zor da olsa , oradan çıkan dumanları uzakdan seçebiliyordu. Hey, dostum dedi Elf. Yoksa bana oraya gideceğini söyleme.
- Amacıma ulaşmak için oraya gitmeliyim kadim dostum, asıl beni korkutan lanetli bataklık bölgesinden geçerek, oraya gidecek olmamız. Hançerlerini belindeki kuşağa soktu, kırbacını beline doladı ve yola doğru yürümeye başladı.
*Roanfin, seslenerek, hey dostum bensiz nereye gidiyorsun?
- Benim yolum, ölüme gider, her an ölümle burun buruna olmaya hazırmısın?
*Roanfin, Eldar'ı hançere ulaşabilmek için, Eldarın yanında gitmeyi kabul ettiğini belirterek onayladı.  
Yorgun, ama gururlu bir şekilde yolculuklarına başladılar. 

0 yorum :

Yorum Gönder