PMG BÖLÜM 40 GELDİ VALLAHİ :D

1 Haziran 2016 Çarşamba

PMG BÖLÜM 40 GELDİ VALLAHİ :D


Peerless Martial God Bölüm 40- Söylentiler

Çeviren: Owerlord
Düzenleyen: I Hate Panda
Yayınlayan: Aydehan

                                                               Tanıtım      Sonraki Bölüm
                                                                                                                                                                   

EN: Bu bölümde emeği gecen Orhan kardeşime teşekkürler, ayrıca bu bölüm Elif için gelsin. İyi okumalar.


Lin Feng ayağa kalktı ve yemek masası gibi görünen bir grubun konuştuğu masaya doğru ilerledi. Onun yaklaştığını görenlerin ifadesi hemen değişti. Tüm bu olanlardan sonra Lin Feng ona katılmak isteyen bir kızı reddetmişti. Herkes tarafından örnek alınan Na Lan Feng e hakaret etmişti.
Lin Feng in öldürecek gibi baktığını gören masadakilerden biri “Bir sorun mu var?” dedi.
EN: Senin bir derdin mi var aslanım.
 Lin Feng gülümsedi ve masanın üzerine iki gümüş para attı “Oturabilir miyim?” dedi.

 Parayı görünce masadaki kişinin ifadesi değişti ve “Tabi ki oturabilirsiniz.” dedi. Hemen Lin Feng e daha samimi davranmaya başlamışlardı. Dokuz bulut kıtasında para birimi Değerli taşlar,  Altın, gümüş ve bronz dan oluşuyordu. Zengin ailelerin değerli taşları vardı ama yine de günlük giderleri için altın ve gümüş paraya ihtiyaçları vardı. Bir uygulayıcının giderleri çok fazla olduğu için kimse parayı kolay kolay boş yere harcamazdı.  Lin Feng in gümüş parayı böylece kullandığını görünce hemen yer verdiler ve “Hangi konuda yardıma ihtiyacın var?” diye sordular.

 Lin Feng “Na Lan Feng ve o duyduğumuz ses burada ne için toplanmış olabilir?” Dedi.

“Kardeşim bu herkesin bildiği bir şey. Şehrin üst düzey yöneticileri Yhangzhou şehrinin yılsonu toplantısı için hazırlanıyor. Na Lan Feng güçlü genç klan üyelerini çağırıp onlarla bazı bilgiler paylaşıyor ve bu yarışmayı kazanmak istiyor. Tabiki Na Lan Feng in aklında başka şeylerde vardı.”

Lin Feng in şaşırdığını görünce konuşmaya devam etti “Herkesin bildiği gibi yhangzhou şehrini kontrol eden klan yılsonu toplantısı düzenler ve burada bir yarışma düzenlenir. Her klanın katılabildiği gibi şehrin yöneticileri de kendi takımlarını kurup girebiliyorlar, bu onlara ün ve şöhret kazandırıyor. Na Lan Feng de onları buraya büyük ihtimalle rakipleri hakkında bilgilendirmek için çağırmıştır.” dedi.  Lin Feng bunları duyunca gülümsedi. Yhangzhou turnuvasında bir sır saklanıyordu. O tam turnuvanın başlamasına yakın şehre geri gelmişti.

Onun Yun Hai tarikatına dönmeyip burada kalmasının bir nedeni buydu.

Lin Feng sormaya devam etti ve “Bu toplantının son olanlarından farklı olacağını duydum. Duyduğuma göre klanlar sadece seçkin öğrencileri seçecekmiş, doğrumu yanlış mı emin değilim.”

“Bu doğru, gerçekten bu şekilde olacak. Qiu Lan Yhangzhou şehrinde oldukça ünlüdür. Şehrin efendisi bu yüzden insanları seçmesini ondan istemiştir. Yhangzhou şehrinde turnuvaya girmek isteyenler mutlaka onunla tanışması gerekir”

Lin Feng “Anlıyorum, bana verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim.” dedi. Bilmek istediği her şeyi öğrenmişti. Restoranın atmosferi git gide onu rahatsız etmeye başladı ve hızlıca şarabını ve turşusunu bitirmeye koyuldu.”

“Na Lan Feng, bak sana saygısızca konuşan çocuk orada oturuyor git ve onu sakat bırak.“ diye şeytani bir konuşma duyuldu ve tüm zemin katı sessizlik kapladı. İki insan silueti ilk kata çıkan merdivenlerde duruyorlardı.  İki siluet yavaş yavaş hareket etti bunlardan biri Na Lan Feng idi diğeri ise Na Lan Hai iydi.

 Kalabalık Lin Fen e bakıyordu ve “Bu çocuk cidden şanssız.” dedi. Hepsi Lin Feng in başına gelecekler yüzünden üzüntü hissediyordu.

“Bu adam çok dikkatsiz davranıyor, yaptığı hatayı düzeltebileceğini umuyorum. Dünyada yaptığınız hareketlere dikkat etmezseniz uyuyan bir ejderhayı uyandıra bilirsiniz.”
EN: HIM ÖYLE DEMEK. TMM.
Kalabalıktaki herkes Lin Feng e bakarak fısıldaşıyordu. Bu onun kaderiydi artık af dilese bile ona merhamet gösterileceğini düşünmüyorlardı.
 Ama Lin Feng diğer insanların tepkisini fark edemedi. Bir baş ağrısı vardı ve midesi bulanıyordu aslında o sarhoştu.
 Na Lan Hai buz gibi bir ifadeyle “Yaptığından dolayı o öldürülmeli.” dedi ve yavaş yavaş Lin Feng e doğru yürüdü.

Na Lan Hai Lin Feng in yanına geldi ve ona yukardan bakarak “Kendine çok güveniyorsun, bu kadar kayıtsızca cesur olmanın anlamı yok. Prensesi rencide ettin bu yüzden sonuçlarına da katlanmak zorundasın.” dedi.

Sabırsız olan yeşil elbiseli genç kız “Neden kelimelerle vakit harcıyorsun? Hemen onun gelişimini sakat bırak!” dedi.
Na Lan Hai “Tamam.” dedi.

Lin Feng  bu kadar konuşmadan sonra biraz anlamıştı. Kafasını kaldırdı ve şeytani bir şekilde Na Lan Hai ye baktı. Bu bakış onu ürpertmişti.

Na Lan Hai nin yüzünün şekli bir anda değişti. Şu anda karşısında duran bu kişi söylentilerdeki Lin Feng den başkası değildi.

Na Lan Hai tabi kide bu söylentilerin doğru olmadığını biliyordu. Kısa bir süre önce ıslık çalan rüzgar restoranında Lin Feng in gücünü kendi gözleri ile görmüştü. Güçlüydü ama acımasız değildi. Sadece ona hakaret edenlere merhamet göstermedi. Güçlü ve acımasız tam olarak uygun değildi aslında. O insan görünümlü bir canavardı.

Na Lan Hai Lin Feng in babasının Lin klanından ihraç edildiğini duymuştu. Ancak Lin Ba Dao dan daha güçlü olduğunu ve saygı değer elder tarafından klanı yok etmesi önlenmek için atıldığını bilmiyordu. Ayrıca Lin Feng in gücü hakkında Lin Qi tabakasından iki kişinin onu durdurmaya yeteceğini duymuştu.

Lin Feng “Kaybol.” dedi ve buz gibi bir his Na Lan Hai nin omurgasından aşağıya doğru indi. Lin Feng o anda çok korkunçtu. Lin Feng in sinirlendiğini görünce Na Lan Hai geri adım attı.

Genç kız Na Lan Hai nin Lin Feng in gelişimini sakat bırakmayıp geri adım attığını görünce “Neden saldırmıyorsun?” diye sordu. Genç kız çok sinirli gözüküyordu ama Na Lan Hai söylentilerdeki insanı görünce arkasını döndü ve “Hemen buradan ayrılıyoruz!” dedi ve gittiler.

Lin Feng buz gibi bir ses tonuyla “Sana buraya gelmeni Na Lan Feng mi söyledi?” diye sordu. Hiç cevap vermedi ve orayı terk etmek istercesine yeşil elbise giyen kızı çekiştiriyordu. Lin Feng gülümsedi ne olduğunu o anda anlamıştı. Eğer baskın gelmemiş olsaydı hala kibirli bir şekilde onunla konuşuyor olacaklardı. Lin Feng bir dikişte bardaktaki şarabı içti ve ayağa kalktı. Sonra pelerinini ve hasır şapkasını giydi. Tüm kalabalık onun sağ olmasına şaşkın gözlerle bakıyorlardı.

Restoranda olan kalabalık genç adama baktı, ona sormak istedikleri çok şey vardı.

Kalabalık kibirli konuşan Na Lan Hai nin geri adım attığını görünce “Bu çocukta kim?” diye sormaya başladılar. Lin Feng in öleceğini düşünüyorlardı. Ama rakibi onu görünce korkup kaçacağını düşünmemişlerdi. Na Lan Hai Lin Feng in bakışlarını görünce onu provoke etmeye cesaret edememişti.

Yeşil elbiseli kız elinden çekiştiren Na Lan Hai ye “Neler oluyor?” diye sordu.
Na Lan Hai cevap verdi “O Lin Feng di.”
“Lin klanının çöp parçası Lin Feng mi?”

“Lu Er, Lin klanının çöp parçası mı? Tüm bu yalanlara inanıyor musun? Gerçekten zayıf olduğu için klandan atıldığını mı düşünüyorsun? Bize gelen raporlarda Lin Wu yu yerde bir solucan gibi sürüklemiş ayrıca Lin Qi katmanında olan Lin Hong u neredeyse öldürüyormuş. Eğer Lin Qian saldırıyı engelleyip savaşa müdahale etmemiş olsaydı Lin Hong şu anda ölüydü.”

“Ne? Lin Qi katmanında olan Lin Hong u mağlup mu etti? Nasıl mümkün olabilir? Yanılıyor olmalısınız.“ dedi genç kız

“Sana söylediğim her şey kesinlikle doğrudur. Eğer bana inanmıyorsan burada bir dakika bekle.” dedi genç adam. Yeşil elbiseli kız restorana gelmeden önce onun sadece işe yaramaz bir çöp parçası olduğunu duymuştu. Bu söylentilerinde Lin klanının rezil olmaması için söylendiğini düşünüyordu. Ancak bu söylentilerin yılsonu toplantısını izleyen Lin klanı üyeleri tarafından yayıldığını öğrendi. Lin Ba Dao nun kendi amacına ulaşmak için yalan söylentiler yaydığı ortaya çıktı. O anda Lin Feng in korkak ve zayıf biri olmadığını anlamış gibiydi. Lin Feng restorandan dışarı çıktı ve atına bindi. Çok fazla restoran gibi yerlerde kalmak istemiyordu bu yüzden en yakın han a doğru yöneldi.

Hemen en geniş ve sessiz odalardan birini seçti ve kimsenin onu rahatsız etmemesi içinde tembihledi. Odaya girer girmez oturdu ve meditasyon yapmaya başladı. Ölümcül bir yara aldıktan sonra vücudunda bir açıklık hissediyordu. Bu güce olan açlıktı, sadece daha fazla güç e ihtiyacı vardı. Bu sayede kimse ona ve babasına bu şekilde davranamıyacaktı ve  babasına ihanet eden elderlerden öcünü alabilecekti.

Bir gün Lin Feng yılsonu toplantısında babasına ve kendisine yapılanlardan dolayı Lin klanını pişman edicekti. Lin Feng kalbinin derinliklerinde onları bu yaptıklarına pişman edeceğim diyordu. O kendi gücü ile intikam almak istiyordu ve bu uzak bir gelecekte değildi.

                                                                                                                                                                  

                                                                  Tanıtım      Sonraki Bölüm

0 yorum :

Yorum Gönder