PMG 44 sonunda geldi!!!

5 Haziran 2016 Pazar

PMG 44 sonunda geldi!!!


Çeviren: VforVandetta ve I Hate Panda
Düzenleyen: I Hate Panda
Yayıncı: I Hate Panda 


                 Önceki Bölüm  Tanıtım  Sonraki Bölüm


                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       

Peerles Martial God Bölüm 44: Cüretkar


Bu bölümü arkadaşım öykü için adıyorum keyifli okumalar. 

Yangzhou Şehrinde, Şehir merkezinde büyük bir kalabalık toplandı. Atmosfer son derece hareketli ve gürültülüydü.


Kalabalıkta genç bir adam güvenle “Altı kişi, artı Qiu Lan… tek bir alanda duruyor ama çok korkutucu gozüküyor (veya cok korkutucu bir goruntu veya aura gosteriyor). Onların her biri son derece güçlü. Kesinlikle son mevkiyi ben alacağım. ” dedi.

“Rüyalarında… Zaten sekizinci belli; o Feng Qian. Feng Qian dokuzuncu Qi katmanında. Klan içinde herkesten çok daha güçlü. Daha, katılmak için hamlesini yapmasada, daha önce seçilmediği için çok öfkeli. Sen Feng Qian’a karşı mücadele edebilir misin?” Yanındaki adam söyledi.
“Korkunç” Genç adam söyledi.

Genç adamın yüzü “Feng Qian.” adını duyunca hemen değişti. Son derece üzülmüştü. Çünkü bu kez Klan Başı gözüktüğünde onu seçmeye gitmiyordu. Na Lan Klanı her zaman yıllık bir turnuva organize ediyordu, ancak bu yıl, ayrı dört büyük klanlar dışında, Yangzhou şehri dışındaki klanlar, ve küçük klanların seçkin öğrencileride katılabilcek ti. Ancak, küçük klanların turnuvaya katılabilmesi için sekiz öğrenci göndermelerine izin verildi. Aynı şekilde, şehir içinde bulunan klanlar, Na Lan Klanı, Gu Klanı, Lin Klanı ve Wen klanıda maksimum sekizer öğrenci gönderebilcekti. Bu öğrenciler, Yangzhou Şehrinin en seçkin öğrenciler olması gerekiyordu. Bu Turnuvada bütün klanların seçkin öğrencileri, çok sayıda kişiye yeteneklerini göstermeleri için izin verilecek ve bu gerçek bir onur ve ayrıcalıktı.
Ne yazık ki bazı insanlar, zaten Na Lan klanı ve diğer üç büyük klan katılımcılarını seçmişlerdi. Qiu Lan katılımcılardan biri olarak seçilmişti, çünkü o son derece güçlü birisiydi. O anda, zaten klan turnuvasında bir öğrenci, bu konumu seçmek için Feng Qian büyük olasıkla oldu demekti ve bunun yanında seçilecek 7 kişi vardı.

Feng Qian mavi bir elbise giyiyordu. O zarifti ve yüzünde kendini beğenmiş bir ifade vardı. O anda, kalabalıktan dışarı yürüdü, soğuk ve ilğisiz bir şekilde kollarını göğsüne kenetleyerek “Son katılımcı benim.” dedi.

İnsanlar onun ne kadar kibirli olduğunu görünce, nefret ve üzüntüyle dolmaktan başka bir şey yapamadılar. Birkaç genç nesil onunla düello yapmak ve ona karşı güçlerini ölçmek istediler ama onun gücü göz önüne alındığında dikkatlı olmak zorundaydılar. Onların sadece seyirci olarak izlemeleri mümkün görünüyordu. Feng Qian küçümseme dolu bir yüz ile yüzlerce insana baktı.
Feng Qian ana salona doğru yürümeye başladığı gibi kindar bir ses tonuyla: “Hepiniz çöpsünüz. Hepiniz korkaksınız. Sizler seçilmiş değilsiniz ve katılmak için seçilmiş olan benim.” Ana Salonda, zaten sakin halde oturan 7 kişi vardı.

“Bu adam gerçekten Söylentiler deki kadar kibirli.”
“Onun tüm rakiplerine karşı son derece zalim ve kazanmak için her türlü yöntemi kullanabileceğini söylüyorlar.”

“Kim ona meydan okumaya cürret edebilir? Ona meydan okumanın sonucu sadece bir felaket olur.”

“Muhtemelen yetişimi sakatlanır.”

Bütün kalabalık bunları konuşuyordu. Pek çok insan Feng Qian’dan nefret etse bile, ağzını açmaya cesaret edemiyordu. Feng Qian vahşi ve acımasızdı. Qi tabakasından insanlar arasında, onu alt edebilcek kişi sayısı çok az olduğundan bu onu daha kibirli ve gururlu yapıyordu, Kendinden zayıf olanlara zorbalık yapmaktan zevk alıyordu.

Kalabalığın içinde onun ana salona girmesine izlemekten başka çareleri yoktu.
“Bekle, bekle, bekle.” yüksek bir ses duyuldu. Sessiz kalabalığın içinde, o ses net ve gürdü. Kalabalık şaşırdı ve genç bir adamın uzaktan yaklaştığını gördüler. Bu genç adam beyaz elbise giyiyordu. Giysilerinin değerine bakılmasa bile, o temiz ve saf görünüyordu. Sırtında uzun bir kılıç taşıyordu. Vücudu sağlam ama nazik görünüyordu.(Aklına Xia Yuanba Gelenler ?) Kalabalık onu büyüleyici bulmuştu. Su kadar berrak görünüyordu. Ona Bakanlar ondan Gizemli bir aura hissediyordu.

Açık Gözlerinde Derin bir anlayış vardı. Görünüşü yüzünden yaşı tahmin edilemiyordu. Kalabalıkta insanlar onu görünce, hayranlık ile nefes nefeseydiler ve onun huzurunda aşağılık duygusu hissediyorlardı.

ÇN: Ben Bunu Nerden Biliyorum Acaba ? :D
ÇK: Nerden?

Genç adam aslında duş alıp giysilerini değiştirdikten sonraki Lin Feng’ti. Sorup Soruşturduktan sonra yaklaşan turnuva için bir seçim olduğunu öğrenmişti ve hızlı bir şekilde konumu için acele etti.

Feng Qian Lin Feng’e baktı, kolları hala göğsü üzerinde kenetlenmiş şekilde duruyordu. Sırıtan Lin Feng’e kibirli bir şekilde şöyle dedi:

Kolları göğüs üstünde kenetleme resmi.

“Bana beklememi mi söylüyorsun ?

“Doğru.” Lin Feng Lin Qian’ın ifadesini anlamamış gibi söyledi.illgisizce başını salladı.
Feng Qian hala sırıtarak Lin Feng ondan birkaç yaş küçük olmasına rağmen, ona acıyarak baktı. Sonra gülümsedi ve dedi ki: “Beni bekletmenin sonuçlarını biliyor musun?”

(ÇN:KİBİRLİ PEZEVENG DEDİĞİN BÖYLE OLUR !)

Lin Feng çarpık şekilde gülümsedi ve biraz şaşırdı. Yetiştirme yolunda,yetenekli ve dahi olduğunu düşünen birçok kişi vardı. Kendilerinden daha zayıf olanlara güçlerini gösterebilmek için, sanki asil ve güçlü görünmek zorunda olan bir rol oynuyorlardı. Çünkü bu dünyada herşey bu göstermelik rolleri oynamak için aptalca haraketler yapmaktı.

Lin Feng tam bir sakinlik ile Feng Qian’a doğru yürümeye başladı
Kalabalık Ne Olup Bittiğini Merak Ettiği İçin Lin Feng'i İzlemeye Başladı. Bu Adam Deli miydi ? Yaklaşık 16 yaşındaydı ve en fazla 7. veya 8. Qi Katmanında olabilirdi. ama yinede Bu Genç Adam gidip yangzhou şehrinin küçük klanının içinde dahi gözü ile bakılan Feng Qian'a meydan okumak istiyordu. Ama onunla sadece Yanzhou Şehrindeki en yetenekli en seçkin kişileri onunla mücadele edebilirdi. Bu bilinmeyen adam bu kriterlere nasıl uygun olabilirdi?
“Ayrıca ana salona girmek istiyor gibi görünüyorsun. Cesaretin için seni takdir etmeli miyim bilmiyorum, ama yaptığın şey çok aptalca… Ancak bana meydan okumayı istiyorsanız, benimle aynı yerde durmaya layık olduğunu düşünecek kadar aptal olduğun için yetişiminizi sakat bırakacağım.” Feng Qian açıkça Lin Feng’e olan nefretini söyledi.  

“Shiiing!”

Havayı kesen kılıç metalik bir sesle atmosferi doldurdu ve Feng Qian’ın Önünde parlak bir ışık belirdi. Hemen sonra, Feng Qian zemine düştü ve inleme sesi çıkardı. Ağzından kan damlıyordu. Ağır şekilde öksürmeye başladı ve kan tükürttü. Feng Qian kendini tek dizi üzerine kadar kaldırdı. Durmaksızın kan tükürüyordu… Kan damlaları sonsuz zemin üzerine düşüyordu.

(ÇN:Sana Yakışan Diz Çökmek PEZEVENGGG ! Sen Arkadan Vurdun Birde Adam Gözünün Dibinde Vurdu)
Lin Feng sadece ‘Çınnn.’ sesi çıkartan kılıcını kınına soktu.

Kalabalık ne olduğunu görünce şoka uğradılar. Onlar heyecan ve korku ile titriyorlardı, Lin Feng… Ling Feng tek bir vuruşla Feng Qian’ı yenmişti.
Bir adam omurgasından aşağısı titrerken “Ne kadar güçlü!” dedi. Sadece 16 yaşında görünüyor ve Feng Qian onun 1 saldırısına bile dayanamadı. Lin Feng bunu yaparken Lin Qian’a merhamet etmişti ve kılıcını nazik kullanmıştı, aksi takdirde, Feng Qian hemen ölürdü.
“Boktan cümleler, gerçekten çok saçmalıyorsun.” Lin Feng arkasındaki DİZ ÇÖKMÜŞ haldeki Feng Qian’a dönmeden soğuk bir ses tonuyla söyledi. Sonra, Lin Feng ana salona doğru yürümeye devam etti. Feng Qian Lin Feng’e küçümseme ile bakıyordu… Lin Feng buna değmezmiş gibi geri dönüp bakmadı bile. Feng Qian Lin Feng’in arkasından bakarken, aklından aynı anda milyonlarca düşünce geçiyordu.
“Boktan cümleler, gerçekten çok saçmalıyorsun. Kelimelerini daha dikkatli seçmelisin.” Lin Feng ona söylediği cümleleri tekrar etti.

Uygulama yolu sürprizlerle dolu. Gökyüzü kadar geniş ve okyanus kadar derin, kim bilir ne kadar büyük. Dünya tersine çevrilmiş durumda olabilir, bazı uygulayıcılar sadece büyük bir göletteki küçük balıklar ve dahiler kendilerini şanslı sanıyorlar. Bir uygulayıcının eğitim yolunda güçlü bir dahi olması için sans değil, güçlü bir irade ve kararlılığa sahip olması gerekir. Dokuzuncu Qi katmanındaki Feng Qian kuyunun dibindeki bir kurbağa gibiydi. O dünyanın ne kadar büyük olduğunu göremiyordu. Bu nedenle, kibirli ve kışkırtıcı birisi olmak iyi bir davranış değildi ve Lin Feng’in Kılıcı ona uzun zamandır hakettiği dersi vermişti. Güç bu dünyada her şey demekti.

Ayağa kalkmak için mücadele ederken, Feng Qian Lin Feng’in arkasına bakıp geri eğiliyordu. Lin Feng için korku ve saygı hissediyordu, daha ziyade ona kibrin hayatına mâl olabileceğini öğretmişti ve bunun için minnettar hissetti: Bundan çıkardığı ders yetiştirme yolunda kibirli olmamak gerektiğiydi.
         <<Away From Keyboard.>>

Bu Olay Birçok insanı şaşkın duruma düşürmüştü ama önlerinde ne olduğunu anlayanlar şaşakalmışlardı. Ancak, Lin Feng bu ifadeleri farketmemişti. Yedi kişi yaklaşan kişiyi görünce sakin olan yüz ifadeleri hemen değişti. Özellikle Qui Lan şaşırdı. Islık Rüzgar Restoranında, onu gördü ve belli ki Lin Feng hakkında çok şey biliyordu. Ayrıca Lin Feng’in Lin Klanı ile olan sorunu hakkındaki herşeyi biliyordu.

“Bu yıl turnuvaya katılacağım.” Lin Feng Qui Lan’a bakarken rahat bir şekilde söyledi. Cesur ve açık sözlüydü, Katılmak zorunda olduğunu vurguladı.

“Ne Cüret!” Qui Lan’ın yanında oturan bir bir öğrenci öfkeli şekilde masayı şamarladı, gürültülü bir patlama ile masa kırıldı. “Kim olduğunu sanıyorsun sen? İstediğin gibi Lan Qui ile konuşabileceğini düşünme.” dedi, İsmi Wu Xiao’ydu. Herkes Qui Lan hakkında hayal kurmaya başladı. Ayrıca, o son derece güçlü ve zirvesinde olduğu 9. Qi tabakasının zirvesindeydi. Feng Qian’ın gücüyle karşılaştırıldığında bir hiçti.

O Lin Feng’in nasıl tek vuruşta Feng Qian’ı Yendiğini görmemişti bu yüzden Lin Feng’in kolay olacağını düşünüyordu. Bu nedenle, Wu Xiao nin davranışları Qiu Lan ın dikkatini kazanmak içindi ve onun gücü gibi onun davranışlarıda sadece boş bir gösteriydi.

Lin Feng Wu Xiao doğru yürüdü, ondan sonra Wu Xiao hemen ayağa kalktı ve güçlü bir Qi serbest bırakıp savaş için  hazır hale geldi.
Beyaz Kılıç göz kamaştırıcı bir ışık ile parladı, hasar almaya göze alamayacağı için Wu Xiao yu hızlı bir şekil bıçakladı. Geri çekilmesi mümkün değildi, yüksek bir çığlık vuku buldu.

Hızı. Ling Qi katmanına geçtikten sonra, Lin Feng in kılıcı eskisinden çok daha fazla inanılmaz hızlı ve çevik olmuştu.
Lin Feng Wu Xiao yu boynundan yakaladı ve ana salonun girişine taşıdı.
“Neden senin gibi bir çöp parçası, turnuvaya katılmak istedi? Anlamadım.” (Lin Feng)
Lin Feng yüksek sesle bunu söylerken,  ana salondan çıktı ve kalabalığın bulunduğu meydana Wu Xiao nun cesedini tekmeledi.

EN: Ne güzel bir cümle yaaa.
EN: Böyle ana karaktere can kurban yaaaa. 


                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       


                     Önceki Bölüm  Tanıtım  Sonraki Bölüm

0 yorum :

Yorum Gönder