Som Bölüm 1: Başlangıç

4 Haziran 2016 Cumartesi

Som Bölüm 1: Başlangıç


Başlangıç

Kami, küçük bir çocuktu hayatın tokadını yediğinde. Ailesi Gölge Klanı tarafından katledilmişti. Kami o zamanlar daha 4 yaşındaydı. O gün yemin etmişti. O, güçlü Gölge Klanını yok edecekti.

***


Kami yattığı kartondan kalktı. Gri gözleri masumiyet dolu bir şekilde parlıyordu. Bugün gidip ordu seçmelerine katılacaktı. 10 yaşından itibaren orduya savaşçı olarak girilebiliyordu. Ve Kami 10 yaşında daha dün basmıştı. Kami kendine güvenerek ayağa kalktı. Her zaman gittiği göle yıkanmaya gitti. Burayı sadece o biliyordu. Bu gölde hiçbir canlı yaşamıyordu. O yüzden girip yıkanıyordu. Fakat bu gölün bir özelliği vardı. Göl, kendi suyunu temizleyebiliyordu. O yüzden gönül rahatlığı ile burada yıkanabiliyordu Kami. Kami üzerindeki kıyafetlere baktı. Yırtık ve yama doluydu. Çöpten aldığı kıyafetler ile giyiniyor, insafa gelen insanlar sayesinde karnını doyuruyordu. Kami, ailesini kaybetmeden önce bir dahi olarak anılıyordu. Okuma ve yazmayı 3 yaşında sökmüş ve 1 yaşına girmeden yaşıtlarından daha iyi konuşuyordu. Kami, kızıl saçlarını bir ip yardımıyla bağladı. Yolda onu gören herkes saçlarına bakıyordu. Uzun, güneş ışığı vurduğunda alev gibi olan saçlarını çok seviyordu Kami.

Kami göle vardığında ilk önce şans eseri kendi ürettiği sabunu yapmaya başladı. Kami bu sabunu yaparken bir bardak ölçüsünde göl suyu, 2 adet gül yaprağı, 3 adet portakal kabuğunu karıştırıp eziyordu. Portakal ve gül karıştığında ortaya muazzam bir koku çıkıyordu. Kami ilk önce saçının bağını çözdü. Sonra kıyafetlerini çıkarttı ve suya girdi. Su ilk başlarda soğuk olsa da aradan kısa bir süre geçtiği zaman sıcaklığı değişiyordu. Kami, ilk önce her yerini su ile duruladı. Ondan sonra kendi yaptığı sabunu alıp vücudunun her yerine sürüp iyice köpürttü. Bu işemi 2 kez tekrar ettikten sonra bir kez daha durulandı ve sudan çıktı. Çöpten bulup temizlediği havlusu ile kuruttu kendini. Ondan sonra saçlarını ip yardımıyla bağladı ve üzerini giyinip ordu seçmelerinin olduğu yere doğru ilerlemeye başladı.

Seçmelerin olduğu yere geldiğinde hınca hınç bir kalabalık ile karşılaştı Kami. Platform gibi bir yerin üzerine çıkmış bir adam "Seçmelere katılmak için bu taraftan ilerlemelisiniz." diyerek insanları yönlendiriyordu. Kami adamın söylediği yere gitti. Ortamdaki en kötü görünümlü çocuk olabilirdi fakat yüzündeki gülümseme ve içindeki özgüveni koruyordu. Zaman geçmek bilmedi fakat sonunda sıra Kami'ye gelmişti. Görevli "Adın nedir evlat?" diye bir soru sordu. "Kami Somnia." dedi. Adam elindeki kağıda bir şeyler yazdı ve "Geçebilirsin evlat, iyi şanslar." dedi. Kami büyük bir sevinç içerisinde içeriye girdi. İçerisi dışarıdan daha kalabalıktı. Kami yolda ilerlerken eline bir kağıt tutuşturuldu. Kağıtta bir numara vardı. 135 yazıyordu kağıtta. Bu demek oluyordu ki Kami 135. sıradaydı.

Dışarıda beklediği sürenin iki katını bekledi Kami. Ama sonunda sıra ona gelmişti. Bir platformun üzerine çıktı. Platformun başında bekleyen bir büyücü vardı. Büyücüler şifa ve savaş büyüleri kullandıkları için paha biçilemez bir türdü. Kami büyücünün yanına geldi. Büyücü ondan kolunu uzatmasını isteyip bir iğne yardımı ile az miktarda kan almıştı. Büyücünün işi bittikten sonra Kami yanına gelen bir adam ile bir yere gitti. Bir kapının önüne geldiler. Adam elindeki anahtar ile kapıyı açtı ve Kami'yi içeri soktu. İçerisi küçüktü. Kapıdan girişte bir masa, masanın arkasında 3 tane adam oturuyordu. Ortada oturan adam" Adın ne velet?" diye sordu sertçe. Kami bu adamı sevmemişti. Ama cevap vermesi gerekiyordu. "Kami Somnia, efendim." dedi nazikçe. Sağ tarafta oturan adam "Kaç yaşındasın?" diye sordu ortadaki adamın aksine kibar bir şekilde. "10 yaşımdayım, efendim." diyerek cevapladı aynı nezaket ile. Sol tarafta oturan adam "Gelecekteki hedeflerin neler?" diye sordu. İşte Kami bu konuda yalan söylemek zorunda kalacaktı. Çünkü hedefi ailesinin katili olan Gölge Klanını öldürmekti ve ordu bu klan ile çalışıyordu. "Ordunun komutanı olmak istiyorum, efendim." diyerek cevapladı Kami.

Adam masanın üzerinde duran düğmeye bastı. Adam düğmeye basar basmaz Kami'nin arkasında, sağında ve solunda üç adet taş belirdi. Ortadaki adam aynı sertlik ile "Bu taşların adı Kader Taşlarıdır. Her taşa bir yumruk atacaksın. Sonra taşlara bir damla kanını akıtıp gideceksin. Kader Taşları orduya girip giremeyeceğine karar verecek." dedi. 3 tane aynı boyutta fakat biri kırmızı, biri siyah, birisi yeşil renkteydi bu taşların. Kami ilk olarak kırmızı olan taşa tüm gücü ile yumruk attı. Taşa vuracağı için elinin ağrımasını beklemişti fakat hiçbir şey hissetmedi. Sırası ile tüm taşlara yumruk attı. Sonrasında ise taşların yanında duran bıçağı alıp parmağının ucunu kesip taşlara kanını akıttı ve çıktı. Kami sonucu görmek için sabırsızlanıyordu.

Kami tüm heyecanı ile uyuduğu yere gitti. Yani ara sokaktaki kartonunun yanına. Kartonun üzerine uzandı ve örtüsünü üzerine çekti. Kafasını yere koyar koymaz uyuya kalmıştı. Rüyasında kendisini üzerinde çelikten ve çok parlak olan bir zırhın içinde bulmuştu. Elinde gece kadar siyah bir kılıç vardı. At üstündeydi. Elini ileriye doğru salladı ve arkasındaki orduya emir verdi. "İLERİ ASKERLER!" Askerler onun emrini duydu ve saldırıya geçtiler. Büyücüler savaş büyüleri ile düşmanı helak ediyordu. Tam o sırada göğsünde bir batma hissetti. Kafasını göğsüne getirince bir okun saplı olduğunu gördü. Okun üzerinde Gölge Klanı amblemi vardı. O an attan düştü ve uyandı. Uyandığında her tarafı ter damlaları ile kaplıydı. Rüyasında ok yediği yer sızlıyordu. Örtüsünü üzerinden attı ve ayağa kalktı. Fakat bir sorun vardı. Kendini kontrol edemiyordu. Önceden masumiyet ile kaplı olan o gözler şimdi intikam alevleri ile yanıyordu. Elini salladı ve elinde rüyasında olan kılıç belirdi. Elini bir daha salladı ve üzerinde rüyasında olan zırh belirdi. Şuan vücudu güç ile dolup taşıyordu. Hatta öyle bir güçtü ki bu dışarıdan bakanın nefesi kesiliyordu. Adeta somut bir şeydi bu güç. Kami'nin gözlerine bakanların içine bir korku yayılıyordu. Kami, ayak bastığı yerlere korku getiriyordu şuan. Ama bu nasıl olabilirdi? O masum bir sokak çocuğu değilmiydi? Kami'nin şu an ki seviyesi kesinlikle 50. seviye bir savaşçı ile aynıydı. Ama Siara İmparatorluğunda maksimum 40. seviye bir savaşçı vardı. Ve o savaşçı Gölge Klanının lideri Aido'ydu. Kami'nin gittiği yerde orasıydı zaten. Kami'nin içindeki intikam hırsı, yaşlı ruhları uyandırmıştı. Bu ruhların en yaşlı ve en güçlüsü olan Mano, yani diğer adı ile Savaş Tanrısı yeni reenkarne olacağı vücudu bulmuştu. Mano bu çocukta bir farklılık hissetmişti.

Kami Gölge Klanının bulunduğu yere 500 metre kala fark edilmişti klan tarafından. Bu ezici gücü fark etmemek aptallık olurdu zaten. Gölge Klanının lideri Aido olanlara bakmak için meditasyonunu durdurdu. Elini sallaması ile kılıcı ve zırhı üzerinde belirdi. Hız tekniği kullanarak göz açıp kapayıncaya kadar Kami'nin önüne geldi. Kami'yi görünce gülmemek için kendini zor tutmuştu. Çünkü karşısındaki çocuk 10 yaşında ya var ya yoktu. Boyu Aido'nun bacağı kadardı. Aido gülüşünü bastırarak "Sen de kimsin çocuk?" diye sordu. Kami, Aidoyu bile korkutacak kadar soğuk bir ses ile "Celladın." dedi ve kılıcı inanılmaz bir hız ve güçle Aido'ya savurdu. Kami her şeyi görüyor fakat hiçbir şey yapamıyordu. Aido kılıç darbesini Gölge Görüşü Tekniği ile zar zor durdurmuştu. Aido içinden bu çocuğu hafife almaması gerektiğini düşündü. Çocuk bir kez daha kılıcını savurdu. Gölge Görüşü Tekniği ile kaçan Aido adeta ecel teri döküyordu. "Sen Kan Donduran Aido. Aileme yaptıklarının cezasını çekeceksin. Kafanı kesip kazığa saplayacağım." dedi Kami'nin bedenindeki Mano. Kami, kılıcını iyice kavradı ve ileriye doğru atıldı. Kami koşmaya başladı. Her adımında yer paramparça oluyordu. Aido, Kusursuz Savunma adlı savaşçı tekniğini kullandı. Kami ise hiçbir teknik kullanmadan, sadece tek bir kılıç darbesi ile Aido'nun tekniğini bozdu. Aido dizlerinin üzerinde Kami'den af dileniyordu. Kami "İmparatorluktaki en güçlü adam 10 yaşındaki bir çocuktan af mı dileniyor?" dedi Kami. Kılıcını havaya kaldıran Kami "Tanrılar ruhuna azap çektirsin." dedi ve Aido'nun kafasını kesti. Kesik tertemizdi. Aido'nun kafası sağ tarafına düştü. Kami'nin içindeki Mano şu sözleri mırıldandı. "Her kim bu çocuğu bu haldeyken gördüyse hepsinin hafızasından bu anı silinsin. Bu Savaş Tanrısının emridir."

0 yorum :

Yorum Gönder