AN - Bölüm 8: Düşe Kalka (2)

24 Mayıs 2016 Salı

AN - Bölüm 8: Düşe Kalka (2)


Angoria – Bölüm 8: Düşe Kalka (2) 

Shimao Che kendisine doğru yıldırım gibi fırlamış olan elderin ne yaptığını ancak anlayabilmiş ve vücudunu sağa doğru döndürmüş idi.

Shimao Che daha çekildiği anda elder tekrar ortaya çıkmış ve yumruğunu boşluğa doğru savurmuştu. Yumruktan çıkan güç öyle fazla idi ki?! Yumruğun hemen ardından gelen rüzgar bir insanı kolaylıkla uçurabilirdi.

Shimao Che daha sevinemeden yanında bulunan elderin yumruğunun tekrar ona doğru geldiğini gördü. Ancak sadece görebilmişti, tepki verebileceği sürenin ancak yarısı kadar zaman sonrasında ise suratına doğru gelen yumruğun damarlı dokusu ile birlikte en sağlam kayayı  bile delecek güçteki kemiklerini görmüştü.

Shimao Che yumruk bedenine değdiği anda bir kısrağın çifte atmış olduğunu hissetmişti. Yumruk değdiği anda Shimao Che'nin burnun hemen yakınlarında ufak bir şok patlaması oluşmuştu. Bunun sonucunda ise Shimao Che otuz adım geriye doğru uçmuştu...

Uçuşun ardından ise yaklaşık on beş adım daha sadece takla atarak geçirmişti. En sonunda durduğunda ise sırt üstü yerde uzanmakta idi. İstemsiz olarak ağzı açılmış ve dışarıya doğru şeffaf bir madde tükürmüştü. 

Daha tam olarak ne olduğunu anlayamadan Shimao Che elderin tekrar şimşek gibi ona doğru geldiğini fark etti. Hızlıca toparlanmak istese de elder,  daha toparlanmanın ilk harfini bile başaramamışken bir anda karşısına dikilmiş ve sağ bacağını sonuna kadar açarak boy hizasını geçirtmiş bir şekilde duruyordu. 

Shimao Che en fazla bir saniyesi olduğunun farkındaydı. Hızlıca etrafında bir kaç takla attı ve kendisini tekmenin gücünden korumak istedi.

Nitekim de öyle olmuştu. Aziz bacağını hızla yere indirmiş ve topuğu ile beyaz bir buzdan bile sağlam taşta çatlak demeti ortaya çıkarmıştı. 

“Ben... Bunu yenemem elderim!!!” diye elderine bağırmış ve seslenmişti Shimao Che. 

O sırada ise elder gözlerini kapatmıştı ve derin bir meditasyon içerisine dalmıştı. Öyle derin bir meditasyon içerisinde görünüyordu ki; gökyüzünde ki bir Anka bile onu rahatsız edemezdi. 

Shimao Che elderden bir hayrın gelmeyeceğini anlamıştı. Karşısında bulunan elderin minyatür versiyonu ise hiç ara vermeden saldırmaya devam ediyor ve Shimao Che’nin bu dövüşten sıyrılmasına izin vermiyordu. Onun ile tıpkı kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyordu. 

Shimao Che yüzüne doğru gelmekte olan yumruktan bir kez daha son anda kurtulmayı başardı ve kendisini koruyabilmek için üç adı geriye doğru sıçradı. Minyatür elderin gücü o kadar fazla idi ki! Shimao Che’nin yapabileceği tek şey sadece kaçmak oluyordu. 

Her saldırısı ile biraz daha güçlenen elder yerinden bir şimşek gibi tekrar fırlamış ve doğrudan Shimao Che’nin arkasında belirmişti. Shimao Che arkasında olduğunu hissetmiş ve yüzünü eldere doğru döndürmüş olsa da yapabilecek pek bir şeyi kalmıyordu maalesef...

Elder iki elini de hızlıca yumruk yapmış ve belini kıvırarak ikini de aynı anda vurmuştu. Yumruklardan birisi Shimao Che’nin boynuna doğru gelirken bir diğeri ise karnına tamamen Phialamının olduğu noktaya denk gelmişti. Tek yumruğunun kuvveti ile rüzgar oluşuyor ise iki yumruğu ile en az kasırga çıkartacak kadar güçlü idi. 

Shimao Che yediği darbe ile birlikte gökyüzünde uçtuğunu hissetmişti. Yaşarken böyle bir darbe yemiş olsa idi öleceğini kesinlikle biliyordu. Ancak burada... Sadece beyaz kana benzeyen sıvı ağzından dışarıya doğru fışkırmıştı.

Uçtuğu sürenin sadece bir veyahut iki saniye olduğunu bilen Shimao Che yere düşüşü için şimdiden kendisini hazırlamıştı. En azından kafasını koruması gerektiğini düşünen Shimao Che ellerini başının üstüne koymuş ve bacaklarını kendisine doğru çekmeye çalışmıştı. 

Gözlerini açıp zemin ile buluşacağı sırada görüntü titremiş ve elderin silueti ortaya çıkmıştı. Bir önceki sefer olduğu gibi bacağını havaya doğru kaldırmış ve Shimao Che’nin menziline girmesini beklemekteydi. Yapabileceği pek bir şey bulunmayan Shimao Che kendisini akışına bırakmış ve sonrasında neler olabileceğini düşünmemeye karar vermişti. 

Gittikçe zemine doğru yaklaşan Shimao Che son bir gayret ile birlikte bir dirseğini bükmüş ve vücudunu o bölgeye doğru yönlendirmişti. 

İşte tam o sırada Shimao Che düşeceği yerde ufak bir hatanın olduğunu fark etmişti. Normalde düşmesi gereken yere değil de onun bir kaç santim soluna doğru düşüyordu ve bu hesap ile birlikte düşeceği nokta tam olarak... 

Elderin göğsünden başka bir yer değildi. 

Shimao Che en azından eldere kendi gücünden bir nebzede olsa tattırması gerektiğini düşünüyordu. Dirseğini diğer eli ile sabitlemiş ve tüm gücü ile elderin göğsüne doğru vücudunu indirmişti. 

Vurmuş olduğu hasar ile birlikte yere düşen Shimao Che içinde büyük bir mutluluğun dalgalandığını hissetmişti. Hızlıca toparlanan Shimao Che karşısında bulunan eldere neler olduğunu gözlemlemeye çalışmıştı. 

Elder Shimao Che’nin vurmuş olduğu hasar ile birlikte elderin bir iki adım geriye sendelediğini fark etti. Şaşkınlığı ile birlikte, suratı gökyüzüne ilk kez bakabilmiş domuzun suratına dönmüştü.  

Yapabileceği en güçlü saldırıyı yapmış olmasına rağmen, elderi sadece bir iki adım geriye ittirebilmişti. Bu kadar güçlü bir kişiyi orada oturan elder nasıl dövmemi bekleyebilirdi ki.

Shimao Che rakibin bir iki saniyelik saldırmazlık sonucunda karşısındaki rakibi incelemiş ve dudağından beyaz tıpkı onun ki gibi şeffafımsın sıvının ince bir iz bırakarak döküldüğünü fark etmişti. İçinde bir umut yeşeren Shimao Che “En azından vuruşum etkili olabilmiş “  diye düşünmeden edememişti. 

O sırada aziz meditasyon durumundaymış gibi bir rol oynuyordu. Minyatür bedeninin etrafa yaymış olduğu Qi dalgaları sayesinde olan bitenden anında haberdar oluyor ve dövüşün ne yöne doğru çekildiğini az çok tahmin edebiliyordu.

Elder gözlerini kısık bir vaziyette tutmuş ve Shimao Che'nin suratına doğru gözlerini dikmişti. Çocuk hiç bir şeyden habersiz karşısında ki rakibe vurmuş olduğu darbe için sevinirken, elder ise bıyık altından gülmekte idi. 

Çünkü minyatürde olsa kendisinin yenilmezliği tüm Angoria’nın taşlarına konu olmuştu. Üstelik öldüğünde gücün tek bir damlasına sahip olamayan birisi için o minyatürün güç seviyesi yeterde artardı bile. 

O sırada Shimao Che minyatür elderden gelen bir başka yumruğun daha tadına bakmakta idi. Yumruk canını o kadar acıtmıştı ki. Başında oluşan bir uğultudan ötürü çenesinin kırıldığını bile hissedememişti. Çenesi ile birlikte yumruğun etkisi sayesinde ağzından dört adet diş de beyaz zemine doğru fırlamıştı. 

Shimao Che yere düştüğü anda belinde bir acı hissetti. Bu acı o kadar dayanılmazdı ki gözlerinden yaşların gelmesine bile engel olamamıştı. 

Hızlıca olduğu yerden kalkan Shimao Che rakibin karşısında dimdik durabilmek için belinde ki acıyı boş vermiş ve ellerini yumruk yapmıştı. 

Karşısında ki elder bir anda tekrar kaybolmuş ve arkasında belirmişti. Shimao Che arkasında belireceğini tahmin etmiş ve bu yüzden hızlıca arkasına dönmüştü ama...

Suratına balyoz etkisi ile çarpacak olan tekmeden nasıl haberdar olabilirdi ki?! Daha tekmenin havaya kalktığı anda kafasına doğru ineceğini bildiğinden ellerini hızlıca korunma pozisyonuna getirmiş ve tekmenin gelmesini beklemişti. Nitekim beklediği de gerçekleşti. Tekme bir balyozdan daha çok bir dağ ile ona vurulmuş gibi etki yaratmış ve Shimao Che etki ile birlikte son sürat sürüklenmiş idi. Yerde bir iki takla attıktan sonra Shimao Che tekrar doğrulmuş ve rakibini nasıl yenebileceğini düşünmeye koyulmuştu. 

Bu sırada yemiş oldu bir iki yumruk ile birlikte bir kaburgası ve elmacık kemiği kırılmıştı. Suratının hali acınacak durumlara düşen Shimao Che son anlarını yaşadığına inanıyordu. En fazla bir iki tane daha saldırıya dayanabilir sonrasında ise ölü ruhu tekrar ölmüş olurdu. “Acaba ölü bir ruh ölürse ne olur. Komple silinir mi ki? “ diye düşünüyordu.

Karnına yemiş olduğu son tekme ile birlikte ağzından salya ile karışık akmakta olan şeffafımsın kan diye nitelendirdiği şey ağzından fışkırmıştı. Darbenin etkisi ile birlikte vücudunun hemen yakınında sonik bir patlama olurmuş ve bir kez daha uçma aşamasına geri dönmüştü. 

Gözlerinin artık açılmak istemediğini fark eden Shimao Che gözlerini açmamış ve hızlıca yere düştükten sonra beyaz zemin de 3 kez takla atmış sonrasında ise yüz üstü olarak yere düşmüştü. 

Sanırım buraya kadar ha? Diye düşünen Shimao Che’nin zihninde bir başka düşünce ortaya çıkmıştı. “ Yeni bir yaşam Yeni bir umut” düşüncesine ne olmuştu peki? Shimao Che bunu düşündüğü anda gözlerini açmak istemişti. O yeni yaşamı elde edip istediği her şeyi yapacaktı. Bunun bir başka kaçış yolu yoktu! 

Belinde, yüzünde ve kolunda bulunan çatlaklara aldırış etmeden doğrulmaya çalıştı. Her hareketi bir başka ıstırap dolu saniyelerin gelmesine yol açıyordu. Bu sırada hareket ettiğini gören minyatür elder tek kaşını kaldırdı ve onca zaman sonra “ Bu çocuk yok olmayı düşünüyor herhalde? “ diyerek ilk kez konuşmuştu. 

Bu işe bir son vermesi gerektiğini düşünen elder ayağa kalkmaya çalışan Shimao Che’ye doğru koşmaya başladı. O sırada ise Shimao Che ayağa kalkmış ve sürekli olarak “Yeni bir yaşam, yeni bir umut!” diye mırıldanmakta idi. 

Bir mantra olarak sürekli tekrarlayan Shimao Che kalbinin her kelime ile birlikte daha çok gümbürdeyişine şahit oldu. Önünde bulunan elder için artık yenilmesi gereken bir rakip gözü ile bakıyordu. “ Eğer bu elderi yenemezsem, yeni bir hayatın saman alevi gibi yok olacağı kesin! “ diye kendisine konuştu. 

Belinde ki acıyı önemsemeden doğruca karşısında bulunan elderin üstüne doğru koşmaya başladı. 

Elder de aynı şekilde ona doğru koşmakta idi. İkisinin arasında ki mesafe kapanırken hız farklarının belirginliği yüzünden Shimao Che elderin çoktan havaya doğru zıpladığını ve kendisine doğru uçan tekme ile geldiğini fark edememişti elbette ki...

Kırık çenesi ile birlikte avazı çıktığı kadar bağırdı Shimao Che ve elderin karşısında olmadığını anladığı anda ise bakışlarını doğruca havaya doğru kilitledi. Son sürat kendisine doğru gelen elderin kendisini fark etmesi sadece yarım saniyesini almıştı Shimao Che’nin. 

Hızlıca belinin izin verdiği kadarı ile yerde bir takla atmış ve tekmenin kendisine isabet etmesinden son anda kurtulmuştu. 

O sırada ise aziz çocuğun bu hareketi üzerine heyecanlanmış ve ağzından çıkan “Ooo..” sesine engel olamamıştı. Shimao Che fırsatın bu fırsat olduğunu düşünmüş ve Shimao klanın en temel saldırısı olan ilk kaynak hareketi “ Üç Meteoru “ kullanmaya hazırlanmıştı. 

Üç Meteor tekniği üç farklı aşamadan oluşmakta idi. Tekniğin prensibi kaynak damalarına yüksek kuvvette yumruk atarak rakibinin kaynak kuvvetine hasar vermekte idi. İlk aşama ikinci seviye başlangıç kaynak damarlarına sahip olmayı gerektiriyordu. Shimao Che kendisinde hiç bir zaman bulunmamış bu özellik ile birlikte ilk kez bu tekniği kullanacaktı. 

Teknik ile ilgili bütün yazılı metinleri daha 8 döngülük iken incelemiş ve hafızasına kayıt etmişti.

Kendisine güven aşılamak isteyen Shimao Che bunu yapabilirsin! Diye zihninde bağırıyor ve yapacağı tekniği zihninde bir kez daha inceliyordu. Elder tekrar ütüne doğru koşmaya başlamıştı. Shimao Che nedensiz yere elderin hızını bir nebzede olsa düştüğünü hissetmişti. 

Iyice emin olduğunda ise bacakları harekete geçti zihninde sürekli olarak tekrar ettiği “Yeni bir yaşam, yeni bir umut” mantrasının kendisine kuvvet verdiğine inanıyordu. 

Elderin kendisine doğru bir döner tekme attığını fark eden Shimao Che çevikliği sayesinde hızlıca açıkta kalan bacağının altından kaymış ve sonrasında ise vücudunda biriktirebildiği tüm kaynak gücü ile birlikte yumruğunu elderin diz kapağının arka kısmına vurmuştu. 

Teknik o kadar güçlü idi ki. Karşısında ve koltuğunda oturan elderler hayret nidalarını eksik edememişti. 

Vuruşun etkisi ile birlikte ufak bir duman bulutu minyatür elderin bacağından dışarıya doğru çıkmıştı. Bu sırada ise Shimao Che'nin acıya bileceği en yüksek acı katsayısına ulaşmış ve istemeden de olsa eline bakmasına yol açmıştı. Çünkü elinde ki bütün parmaklar birer toz zerreciği kadar ufak kemik torbalarına dönüşmüştü. 

Shimao Che gözünden çıkan bir damla yaş ile birlikte avazı çıktığı kadar bağırdı. Bağırmasının acısını dindireceğine inanıyordu. Tam o sırada ise sıratına doğru gelen topuğu elbette ki görememişti.. 



Yazar Notu: Bölüm en az 1.7 civarında oldu. Finallerim olduğu halde yazma zorunluluğu hissettiğim için yazdım :D eğer finaller iyi giderse hep belli mi olur size finallerimin olduğunu bile unutturum belki :D dediğim gibi güzel giderse hafta sonuna belki Dead Days de gelebilir :D bu sıralae uzun yazmaya çalışmak istiyorum o yüzden bölüm 19-29 ve 30. Bölümler gibi uzun gelmesinin ihtimali yüksek :D 

Bakalım Shimao Che o göremediği tekme karşısında neler yapıcak :D yorumlarınızı ve önerilerinizi beliyorum :D haydi iyi okumalar 


0 yorum :

Yorum Gönder