Ar Bölüm:42

10 Mayıs 2016 Salı

Ar Bölüm:42


Bölüm 42 - Düello
Liga Yun'a bir baktı. Henüz bir teknik bile bilmeyen bir çocukla savaşmak da ne demekti? Bu resmen Uçan Kılıç klanından olan ve Uçan Kılıç stilini kullanan Liga'ya hakaretti. "Tabii ki kanıtlarım, ama bu sadece onun onurunu düşürür."
Yun oturduğu yerden ayağa kalktı. "Tamam o zaman, ikiniz bir düello yapacaksınız. Kazanan da yıl sonunda Bire Bir'e katılmak için hak kazanacak."
"Hey, ben bir yarışmaya girmek istemiyorum ki, biriyle gereksiz yere savaşmama gerek yok. Arkadaş girebilir, bir problemim yok." Zend konuştu. Bir yarışmaya katılmayı pek umursamıyordu, bu yüzden biriyle arasını bozmayı istemezdi.
"Bak, o da istemiyor zaten. Her ne kadar dövüşü henüz iyi olmasa da, beyni çalışıyor." Liga tekrar konuştu, o da gereksiz yere biriyle savaşmaya gerek olmadığı görüşündeydi.
"Bir kere düello olacağını söyledik bir kere, vazgeçmek yok. O düelloyu yapacaksınız." Yun omuz silkti.
"Bana uyar, zaten kısa süren bir savaş olacaktır." mavi saçlı çocuk görünüşe göre kendine güveniyordu, ya da eğitimsiz bir çocuğu tek başına yenebileceği kanaatindeydi.
Zend bir nefes verdi. "Gerçekten gereksiz yere dövüşmemiz şart mı?"
"Söz bizde senettir Zend. Bir şeyi dedik mi ille yaparız. Söz ağızdan çıktı bir kere." Yun konuştu.
"Merak etme arkadaşım, benimle dövüşmeyi istemiyorsan maç başlayınca pes edebilirsin." Liga çocuğun dövüşten çekilmek istemesini gayet normal buluyordu. Sonuçta kendisi de hiç teknik bilmeseydi, böyle bir savaştan çekilmek isterdi.
"Zend, bu sana saygınlık kazandıracak bir gösteri olabilir. Ylis'i nasıl bozacağını bir düşün, güzel olmaz mı?" Yun sabah Zend'in Ylis'e sinirlendiğini biliyordu. Damardan girip çocuğu etkilemek istiyordu, Zend'in gerçek bir dövüşünü gerçekten merak etmişti.
"Doğru." Zend biraz düşündü, gerçekten de o aptal kadının suratındaki siniri ve şaşkınlığı görmeyi çok isterdi.
"O zaman anlaştık. Seninle Liga'nın dövüşünü bugün okul çıkışında yapalım." Yun konuştu.
"Kabul." Liga konuştu.
Zend gerçekten de gereksiz bir dövüşe gireceğini düşünmemişti ama olaylar çok hızlı gelişmişti. Sözünden dönmemek için mecburen kabul etmek zorunda kaldı.
***
Son derse kadar tanıdık bir öğretmen görmedi.
Son dersin bitiş zili de çaldığında, sınıfta bir coşku vardı, herkes Zend ve Liga'nın düellosunu merak ediyordu. Çoğunluk Liga'nın zorlamadan kazanacağını söylüyordu ama Zend'in Yun ile olan küçük dövüşünü görenler de Zend'in potansiyeline inanıp onun tarafını tutuyorlardı.
Hep beraber yürüyerek bir salona girdiler ve ortasında en azından yedi adam genişliğinde bir yuvarlak bulunduran bir yere girdiler, Zend tedirgindi. Daha önce doğru düzgün bir savaş yapmamıştı bile, şimdiyse bir anda savaşmak için zorlanmıştı. Gözlerini yukarı doğru çevirdiğinde Fun'un ve Saga'nın ona zafer işareti yaptığını, Ylis'in ise sert bir şekilde durduğunu gördü. Sanki buraya zorla getirilmiş gibiydi. On dakika kadar beklediler ve Salonun kenarlarındaki tek sıra halinde dizilmiş koltukların çoğu doldu.
"O halde hadi başlayalım." Yun konuştu. "Zend, sana vereceğim şu kolyeyi tak. Bu kral moduna geçmeni engelleyecek, böylece kimse ölmemiş olur. Bu bir dostluk maçı sonuçta. Bilincini kaybeden, dövüşü de kaybeder. İstek üzerine bu sahte dövüşün ödülü sene sonundaki Bire Bir dövüşlerine katılmak olacak. Dövüş yumruk yumruğa olarak belirlendi. Kesici ve delici aletler kullanan anında elenir." Yun bir hakem edasıyla düello yuvarlağından ayrıldı.
Zend ve Liga ortadaki yuvarlak alana girdiler, Zend kendine verilen ve koyu turuncu renkte olan kolyeyi taktı.
"İyi izle çocuk. Şimdi sana gerçek tekniklerin avantajını göstereceğim." Liga yavaşça konuştu.
Zend cevap vermedi ve duruşunu aldı. Tedirgindi ama o kadar öğretmen ve öğrenci kendini izlerken rezil olmak istemiyordu.
"Şanslısın ki yumruk yumruğa yapacağız düelloyu. Benim asıl stilim aileme ait olan Uçan Kılıç Stili ve kılıç kullanmak yasak olduğu için onu kullanmama izin yok." Liga Zend'in konuşmamasına aldırmadı ve ellerini birleştirip başını hafifçe eğdi. "Bir büyüyü nasıl tuttun bilemem. Ama en iyi durumunda bile tüm büyüleri tutabileceksin. Bu da seni bir büyücü avcısı yapar, ama beni etkilemez. Ben bir savaşçıyım."
Çocuğun sağ eli yavaşça parlamaya, sol eliyse git gide matlaşmaya başladı. "Zıt uyum. İyi ve Kötü Stili üçüncü seviye bir savaçının tekniği." diye fısıldadı çocuk. "Sağ elimin kızgın bir demirden daha sıcak olmasını, sol eliminse donmuş bir okyanustan çıkmış kadar soğuk olmasını sağlar."
"Vay canına. Çok iyiymiş." Zend çocuğu çok havalı buldu. Bazı izleyici kızlar Liga için tezahürat bile yapıyorlardı ama onlara hiç aldırmadı. Sadece gücünü ellerinde toplamaya çalıştı. Tüm gücüyle saldırması mümkündü, çünkü artık yanlışlıkla moda geçmesi gibi bir durum yoktu.
"Geliyorum!" Liga konuştu ve Zend'e doğru koşmaya başladı. Arlarında zaten en fazla beş adam kadar bir aralık vardı.
Zend yapabileceği en iyi şeyin o ellerden kaçıp yüze bir yumruk indirmesi olduğunu düşündü. Eğer ellerden birine değerse işinin biteceğini düşündü.
Çocuk parlak olan elini Zend'in göğsüne doğru yolladı, ama Zend bunu fark edince hemen geri çekildi ve çocuğun parlak elini kol kısmının daha gerisinden yakalayarak ona vurmayı planladı. Tam planı düzgün işliyordu ve çocuğun kolunun parlak olmayan kısmından yakalamıştı ki, çocuk tutulan kolunu, üst tarafı tutulmuş eliyle onu tutan Zend'in kolunu yakalayarak bunu engelledi.
"Yanıyor, aah!!" Zend yanan kolundan gelen dayanılmaz acıya dayanmakta çok güçlük çekiyordu. Bu dayanılmaz bir acıydı, derisinin çoktan eridiğini düşünüyordu. Erimese bile en azından bir iz kaldığından emindi.
"Acıyor değil mi? Ateş böyle bir şey işte." Liga konuştu ve soğuk olan eliyle Zend'in yüzünü kavradı. Aynı zamanda çırpınan çocuğu bırakmıyordu, kolunu yakmaya devam etmekteydi.
"AHH!" Zend acı dolu bir çığlık attı. Yüzünün yarısının donmaya başladığını hissetti. Hani bir yer soğuyunca aniden sızlamaya ve ağrımaya başlardı ya, işte yüzünün yarısı tam onun on katı kadar acı hissediyordu. Ağlayacağını düşündü, ama böyle acı çekmeyi tüm okula rezil olmaya yeğlerdi.
Liga çocukta kalıcı iz bırakmamak için ellerini çekti ve Zend'in biraz soluklanmasına izin verdi.
"Teknik farkı bu kadar büyük müydü?!" Zend şimdi daha iyi anlıyordu neden tekniklerin önemli olduğunu. Çok büyük güç farkı yaratıyorlardı. "Sanırım en iyisi pes etmek." Zend acı gerçeği kabullendi. Yüzünün yarısını hiç hissetmiyordu ve derisi resmen yanmıştı.
Tam elini pes etmek için havaya kaldıracaktı ki, aklına çocuğun dediği bir şey geldi. "Demek öyle."

0 yorum :

Yorum Gönder