Yıldırım Efendisi Bölüm 7 - Lumin Şehri Garnizon Okulu

8 Mayıs 2016 Pazar

Yıldırım Efendisi Bölüm 7 - Lumin Şehri Garnizon Okulu


Yazan "Countalucard" a ve yayımlayan "Aydehan" a bolca teşekkür eder sizlere bol keyifli okumalar dilerim :D




Kian yüzünü Voitto'ya çevirdi. ''Bilmiyorum.'' dedi sakin bir şekilde.
Kian'ın kararsızlığını gören Voitto Casey'in dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. ''Bir okula kaydolmayı düşünür müsün?''

''Okul mu?'' Kian şaşkın bir şekilde bakmaya devam ediyordu Voitto'ya.
''Evet. Bir ay sonra şehir garnizonuna bağlı okulda seçmeler olacak. Sadece savaşçı almıyorlar, simyacı da alıyorlar. Benim gözetimim altında bir ay içinde rahatça birinci seviye simyacı olabilir ve okula giriş hakkı kazanabilirsin.''

Kian çoktan ikinci seviye bir simyacı olmayı başarmıştı ama Voitto'ya bundan söz etmedi. Çünkü her ne kadar ikinci seviye de olsa temeli çok sağlam değildi. Birinci seviyede binlerce hatta on binlerce iksir vardı ancak Kian birinci ve ikinci seviyede iki elin parmaklarından biraz fazla sayıda iksir formülü biliyordu ve iksir havuzu çok dardı.

Kuzey Yeli Yetimhanesi'nin bulunduğu Aongus Krallığı'nda simyaya pek önem verilmemişti ve bu yüzden yetimhanenin kütüphanesinde kısıtlı sayıda kaynak vardı. Kian mümkün olan iksirlerin çoğunun formülünü ezbere biliyordu.

Bunların pek çoğu iyileştirmeye yönelik iksirlerdi. Sadece bir tane büyü gücünü arttırmaya yarayan birinci seviye formül biliyordu ancak bu ters tepme ihtimali olan bir iksirdi. Birkaç saatliğine seviyeni arttırsa da etkisi kaybolduğunda yerine sakat damarlar bırakıyordu. Yedinci seviye bir simyacının bile zor iyileştireceği cinsten zor yaralar.

''Evet, mantıklı gibi görünüyor.'' dedi Kian sakince. Kafasını bir miktar eğdi Voitto'nun karşısında, ''Beni eğiteceğinizi umuyorum Üstat Voitto Casey.''
Voitto'nun gözleri parlıyordu. Ayağa kalktı hızla. ''Şimdi dinlen. Burada uyuyabilirsin. Rahat edersin umarım.'' Daha sonra Kian'ın cevabını beklemeden odadan ayrılıp dükkanına yöneldi.

Kian geride tek başına kaldığında derin bir nefes verdi. İki tane tekli koltuğu hızlıca yan yana getirdi. O ana kadar fark etmemişti ama koltukların birinin arkasında yastık ve battaniye vardı. ''Yaşlı adam büyük ihtimal burada kalıyor ve kendi yerini bana verdi. Rahat etsem iyi olur.''
Kian, hazırladığı yatağa uzandı. Gözlerini kapattığı anda çoktan uyumuştu bile.

***

Her yer karanlıktı. Gözlerini açtığında karşısında sadece karanlık vardı. Bağırmak istiyordu ama olmuyordu. Boğazına bir şeyler takılmıştı sanki. Ayağa kalktı yavaşça.
''Neden Kian?'' Uzaktan bir ses duydu sadece. İnce ve narin bir tona sahipti. Tıpkı Alesia'nın dinlendirici sesi gibiydi. ''Neden bizim yerimize yaşıyorsun sen? Yaşamayı hak eden...''  Konuşma aniden kesildiğinde karanlık, kendini sessizliğe bıraktı. Ama sessizlik yeterince sürmemişti. Tiz bir çığlık koptu.

Kian aniden gelen bir istekle çığlığın geldiği yere doğru koşmaya başladı. Ne kadar koştuğunu bilmiyordu ama ona saatler gibi gelmişti. Çığlık sesi gelmeye devam ediyordu. Kian koştukça ses arttı. Ses arttıkça Kian'ın boğazına takılan şey büyüdü.
Sonunda çığlığın kaynağına ulaştı Kian. Sesler kesilmişti artık.  Genç bir kız karşısında uzanıyordu ve yanında üç iri adam vardı. Onların kim olduğunu anlamak uzun sürmemişti.

''Neden Kian?'' dedi adamlardan biri.
''Bize borçlusun.'' dedi bir diğeri. ''Bizi kurtarmak zorundasın.''
Sonra dördü de buhara dönüştü ve karanlıkta kayboldu.

***
Terler içinde kalktı yatağa çevirdiği koltuklardan. Nefes nefese kalmıştı. Elini kalbine götürdü, çok hızlı atıyordu. ''Borçlanmayı sevmediğim halde bana borçlu olduğumu hatırlatmak...'' Yüzünde aptal bir tebessüm belirdi. Başını yukarı kaldırdı, kapalı tavandan gökyüzünü görebilecekmiş gibi baktı. ''Tam da sana göre, değil mi Kato?''

***
Voitto'nun verdiği kıyafetleri giymişti Kian. Biraz büyük gelse de temizdiler. O uyurken hızlıca bir bavul eşya hazırlamıştı Voitto ona. Sekiz parça elbise vardı içinde.
''Teşekkür ederim.'' dedi Kian. ''Elbiseler için.''
''Hahaha. Önemli değil sadece birkaç parça elbise sadece.'' Voitto, önce geniş tezgahın üzerindeki aletlere sonra Kian'ın yüzüne baktı. ''Hazır mısın?''

''Evet.''
''Hmm. Bu gördüğün şeyi biliyor musun?'' Voitto bir saniyenin yarısı kadar sustuktan sonra cevap beklemeden konuşmaya devam etti. ''Bunun adı KristJan. İlk simyacı olan Ilia KristJan tarafından bulunmuş alet. Beşinci seviye simya anlayışını kavradığın vakte kadar senin bir numaralı aletin KristJan olacak. Altıncı seviyede bu aletin tek katkısı hızdır. Benim ya da Mao Lin gibi yedinci seviye simyacı olduğun vakit KristJan sadece çöp parçasından öteye gidemeyecektir.''

''Bunlardan görmüştüm. Yetimhanede birkaç tane vardı.'' dedi Kian.
''Elbette vardı. Bu olmadan simya eğitimine başlanamaz. Ama benim yaptığım kadar kaliteli olmadığı konusunda bahse girebilirim.'' dedi Voitto gururlu bir şekilde. Göğsü yukarıya doğru şişmişti.
''Kendi yaptığınız bir KristJan?''
''Tabi ki. Dahi bir uzman olduğumu göremiyor musun uzaktan?'' dedi Voitto ve uzunca bir kahkaha attı. ''Her neyse. Normal KristJanlarda en fazla yedi giriş olur. İlia'nın yaptığı ilk alette sadece üç giriş vardı. Neden biliyor musun?''
''Hayır.''
''Çünkü Ilia'nın hasta olan eşini iyileştirecek ilaç sadece üç farklı malzemeden üretiliyordu. Yani evlat, simyanın temelinde aşk vardır. Simyaya aşık olacaksın, malzemelere sevgilinmiş gibi değer vereceksin. İşte o zaman mükemmeli yakalarsın.''

Kian bir eli çenesinde birkaç dakika düşündü. Sevgili, aşk... Bunlar anlamadığı kelimelerdi. ''Anlıyorum.''
'Daha anlayacağın yaşa gelmedin.' dedi Voitto içinden. ''O zaman bakalım. Bana yapmayı bildiğin bir iksiri göster.'' Elini ilerideki geniş dolaba götürdü. Burada yüzden fazla malzeme var. En azından bir tanesi için yeterli malzeme vardır.''

''Tamam.'' dedi Kian. Zihninde bildiği iksirleri sıralandırdı. Yapması basit birinci seviye iksirlerden birinin uygun olacağını düşündü. Dolabın önüne geldiğinde gözleri iki farklı malzemeyi aradı. 'Sarı kalp otu' ve 'Siyah gökyüzü çiçeği'  Bulması uzun sürmemişti. İki şişe de yan yanaydı.

Bir çırpıda iki şişeyi alıp KristJanın karşılıklı iki girişinde olan haznelere döktü. ''Yüz mililitre siyah gökyüzü çiçeği ve on mililitre sarı kalp otu.'' dedi Kian haznelerden merkeze geçecek olan miktarları ayarlarken.
İki farklı bitki özü KristJan içinde kaynamaya başladığında Kian hızlıca iki eliyle merkezi sıkıca kavradı. Zihnini tamamen makineye bağlamıştı. Beş dakika boyunca sabit kaldıktan sonra rahatlamış bir şekilde bıraktı ellerini. İşlem bittikten sonra KristJan kendiliğinden kapandı.

Voitto, KristJan'ın altındaki şişeyi aldı. Simsiyah bir su dolu şişede çok zor görülen birkaç parça nokta sarı nokta vardı. ''Kusursuz değil ama kötü de değil. Güzel bir ayda seni ikinci seviyeye bile geçirebilirim.'' dedi.
Kian alnındaki teri silip Voitto'nun yüzüne baktı. ''Artık başlayabilir miyiz?''

***

Bir ay bir çırpıda geçmişti. Bu süre zarfında Voitto, Kian'ın zaten ikinci seviye bir simyacı olduğunu öğrenmişti bile ama olumsuz bir tepki vermemişti. Aksine önemsiz bir şeymiş gibi davranmıştı ve Kian'ı eğitmeye devam etmişti.

Bir ay sonunda Kian'ın üçüncü seviyeye geçmesinin önünde ince bir duvar kalmıştı. Sadece ufak bir zihinsel olay onu üçüncü seviyeye taşımaya yetecekti. Sürekli Voitto'nun gözetiminde olan Kian sadece simya eğitimine odaklanmıştı. Ne ruh ne de büyü gücü eğitimine devam etmişti. Şu an için simya en önemli şeylerdendi.

Rüyasında arkadaşlarını görmeye devam etti Kian ama son bir haftadır zihni onlardan arınmıştı. Rahatlamış bir şekilde uyanıyordu artık. Onları unutmamıştı ama biraz daha beklemeleri gerekiyordu sadece.

Seçme günü geldiğinde Kian temiz, siyah bir elbise giymişti. Voitto ise beyaz bir elbise üstüne yeşil bir şapkalı cüppe giyinmişti. Şapkası yüzünü tamamen kapatıyordu. Kian neden kendini gizlediğini sorduğunda cevap vermemişti. Kian da sorgulamanın manasız olduğunu anlayıp daha fazla üzerine gitmemişti.

''Sadece öğrenci adayı.'' dedi kapıdaki koruyucu. Yanındaki arkadaşı gibi uzun bir mızrak tutuyordu. Kaslarında beliren damarları sanki patlayacak gibi ruh gücü taşıyordu. İki beşinci seviye savaşçıyı koruyucu olarak dikmek, Kian'ın büyülenmesi için yeterliydi. Sonuçta yetimhanedeki kapı korumaları bile sadece üçüncü seviyeydi.

Voitto hiçbir şey demeden Kian'a doğru eğildi. ''Eğer seçilirsen bundan sonra sadece üç ayda bir görüşebiliriz evlat.'' dedi sadece Kian'ın duyabileceği kadar kısık bir sesle. ''Hadi bakalım. Yüzümü kara çıkarma.'' Dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı.

''Merak etme usta.'' dedi Kian. Son bir ayda onu tamamen ustası olarak benimsemişti. ''Her şey için teşekkür ederim.''
Kian yüzünü gardiyanlara çevirdi. Voitto'nun çoktan ayrıldığını hissetmişti. Birkaç adım atıp kapıdan içeri. Uzunca bir sıra vardı. Sıranın sonu girip önündekilere göz gezdirdiğinde yüzü ekşidi. Tanıdık birkaç yüzü görmesi uzun sürmemişti.

0 yorum :

Yorum Gönder