DD-Bölüm 54- Mübarek!!

3 Mayıs 2016 Salı

DD-Bölüm 54- Mübarek!!


Hangi görevi seçmem konusunda bir türlü karar veremiyorum. Hangisini seçsem? Hangi görev kaderi iyi yönde etkiler?
Bu gün bunları sorgulamanın tam zamanı bence...
Evden ayrıldım ve yola çıktım tekrardan. İlk bölümlerden hatırladınız o kelimeyi biliyorum. Özlemişim kullanmayı...
Dediğim gibi fazla bir kulübe yok aslında... 6 tanesinin ışıkları yanıyor ve bende bunların içine teker teker giriyorum.
Sanırım sonuncu eve de girdikten sonra kararımı vereceğim. En mantıklısı bu şuan için...
Tamam o zaman haydi başlayalım!!
İlk girdiğim evin tam çaprazında bir evin daha ışıkları yanıyordu. Kapısı son derece lüks ahşap bir kapıydı. Lüks derken desenli modern kapılardan işte...
Evin dışı kahverengi idi ve... Oman Yorebbi bu kokuda ne böyle!!!
Etrafını iyice incelediğimde duvarların boyadan ötürü kahverengi olmadığını fark ettim. Duvarlar tezek ile sıvanmıştı...
Kapıyı açmaya çalıştım. Çalıştım ama diğerleri gibi zorda olsa açılmadı bile, sanırım kapıyı öncesinde kilitlemişler.
Baktım ki içeriye giremiyorum kapıdan bende etrafında dolaşayım istedim. Dolaşırken fark ettim ki kulübede iki adet pencere bulunuyor. Pencerelerin birisine doğru yaklaştım. Kapalıydı elbette, içerisini görmek istemiştim ki perde ile kapatılmıştı.
Bir diğer pencereye gittim. Hafifçe aralanmıştı, kol gücümü son raddesine kadar kullanıp pencerenin açılmasına imkan sağladım. İçeriye girdiğimde kendimi mutfak tarafında buldum. Yani tamam pekala bir mutfağa benzediği söylenemez. Diğerlerinde olmayan bir buzdolabı olması haricinde burada bir de yere sabitlenmiş bir ocaktan başka bir şey bulunmuyordu.
Bu arada ocağa büyük tüp bağlanmıştı!!
Mutfak dışında iki farklı odanın bulunduğunu fark ettim. Sağ ve sol olmak üzere mutfaktan ayrılıyordu. Evin girişi direk olarak geniş bir koridora açılıyordu.
Ses veyahut koku olmadığı için bu sessiz evin koridorunda hangi odaya ilk olarak girsem karar verememiştim.
“Atalarımız hep sağ taraf mübarektir derler” diye kendi kendime mırıldanarak destur ile birlikte sağ tarafta ki odanın kapısına omzum ile abandım.
Sonuç...
Kayıtsız şartsız açılmamakta ısrar etti... Şimdi aklıma geldi de, kapının tokmağını ben çevirmişmiydim ki?
Tabii ki hayır çevirmemişim. Elim ile alnıma bir şaplak attım.
şaakk
[[ can puanınızdan -20 puan eksildi. Mevcut can değeri 980/1000, kendinize zarar vermeyi lütfen kesin]]
// hepten mala bağladı bu zavallı
Unutmuştum ben bu olayı iyimi...
Neyse can puanım hayvani derecede fazla olduğundan eskiden olduğu gibi umursamıyorum.
Kapının tokmağına abana bildiğim kadar abandım. Tokmaktan sonunda bir “Klik” sesi geldiğinde ise kapıya son kuvvetim ile abandım.
Kapıyı ardına kadar açabildiğimde ise gördüğüm manzara adeta beni benden aldı!!
Şimdi bir taş düşünün veyahut iki adet sütun, bunların arasına bir adet çarşaf geçirin ve bu çarşaf iki sütunun tam ortasında olsun. Çaktınız mı?
Ağzım adeta yerinde fırlayacaktı...
Tabii... Kuşta öyle...
Şimdi düşünün ki bu iki güzeller güzeli sütunun arasında birde pürüzsüz bir köprü olsun, köprü üstüne sonradan birde gül motifi işlenmiş olsun, nasıl olur sizce güzel değil mi?
Hınzırca Adımlarımı sıklaştırdım ve sütunların birisine tokat attım.
Şimdi sütunlara tokat attığınızda normalde jöle gibi dalgalanması gerekir değil mi? Yani bu bir fizik kuralı etkiye, tepki meselesi...
Lakin bu bende olmadı...
Vurduğum anda aslında içimden bir ses gerçekleri biliyordu. Şimdi ne oluyor hocam diye soracaklar vardır elbette, abi vurduğum anda ha sütuna vurmuşum ha vazoya vurmuşum öyle diyeyim size tepki bile alamadım...
Şansıma tüküreyim iyimi...
Etrafıma biraz bakındım. Eh birazcık da utandım ne yalan söyleyeyim...
Kimsenin olmadığını fark ettiğimde ise, sonradan işlenmiş gül motifli köprünün gül motifine parmağım ile dokundum.
“Demek böyle bişeymiş...” diye fısıldamadan edemedim.
// gazozuna ilaçda koy istersen
Ellerimi birbirine sürttüm ve “Kıymetlimisss” demeyi de unutmadım tabii ki. Kaçarmı lan o!!  
Her neyse bu ablamızın birde suratına bakalım. Kıvırcık saçları var siyah renkte kafasının bir kısmını kazıtmış hani bu yabancı bir şarkıcı varya neydi onun adı... Hah hatırladım “Rihamna” aynı ona benzemiş.
Sincabımsı bir surata sahip, şimdi o nasıl oluyor derseniz ufak suratlı işte hani rus kızları gibi düşünün...
Çakma rus mu la acaba?
Neyse biraz üzülmedim değil, bırakayım şimdi bu saçmalamayı basbaya yıkıldım ulan tam kuşum sonunda yuva bulmuş tam o sırada yuva taşa dönüşmüş durumda!! Nereye üzülmüyoz ulan!!!
Baktım başka hiç bir halt yok buralarda bende daha fazla durmadım odada direkt dışarıya çıktım.
Karşı odaya gitmeye karar verdim. Bir bakalım diğer odada neler bulunuyormuş...
İnleyerek açabildiğim bir kapının ardından gördüğüm manzara beni dahada üzüntüye boğdu. Bu odada da işler pişiriliyordu. Oğlanın teki çırılçıplak karşı cinsi...
Neyse anladınız. Tam “hocam ben rahatsız etmeyem kolay gele” diyecektim ki; birşey dikkatimi çekti.
Kızın neden ayakları bağlıydı?
Veyahut...
Neden kızın kollarıda bağlıydı?
Odanın içerisine tekrar döndüm ve iyice kontrol etmek istedim...
İyice yanlarına sokulduktan sonra ikisini de profilden gördüğüme emin oldum ve...
// vee birazdaha öle bekleyin siz bide bölüm benden ötürü 2 saat geç geldi şekil şükül yapmayın Aydehana
yırtarım

0 yorum :

Yorum Gönder